Türkiye’ye Meslek Hastalıkları Göçü
ÖNSÖZ
Bir hastane düşünün pırıl pırıl, ter temiz… Hasta ve yakınlarının , mikrop kapmaktan korkmadan içeri girebildikleri, tuvaletlerini kullanabildikleri bir hastane… Ama her türlü atığını hemen yakındaki dereye atan ya da bir yol kenarına döküvermekte… “Ben ne anladım böyle temizlikten, böyle çevre duyarlılığından” demez misiniz?
İşte sizlere anlatacağımız öykü, çevre ve insanlar için zararlı üretimlerini, kendilerinden hemen uzağa, istihdama ve gelire muhtaç “gelişmekte olan ülkelere” atan “gelişmiş ülkelerin” öyküsü. Bu da yukarıdaki hastane örneğinde olduğu gibi, bir “atık uzaklaştırma” öyküsü.
“Kirleten öder” mantığını bu olguya nasıl uygulayabiliriz. Öykünün sonundaki önerimiz de bunun üzerine.
GİRİŞ
Türkiye’de Tersanelerin Tarihçesi
Osmanlı denizciliğe çok önem vermesine karşın, Türkiye Cumhuriyeti bu konuda çok zayıf kalmış ve önceleri daha çok askeri tersaneler varlıklarını korumuştur. Özellikle Osmanlı’dan devralınan Taşkızak, Gölcük, Haliç tersanelerinde, devlet eliyle kamu gereksinmelerinin karşılanmasına çalışılmıştır. Gemilerin parçalanması ile ilgili işletmelerin ilk kümelendiği bölge ise Aliağa olmuştur.
Ama özellikle ……… tarihten sonra, Türkiye, kendi gereksinmesinden çok yurt dışı gereksinmelerinin karşılanmasına yönelmiş ve Tersanelerin iş kapasitelerinde olağanüstü artışlar meydana gelmiştir.