Şirketlerin Sosyal Sorumlulukları

1930’lu yıllarda, kapitalizmin Büyük Bunalımı’nı aşmak için bir yol olarak benimsenen “Sosyal Devlet”, II.Dünya Savaşı’nın kamçılayıcı etkisi ile 1970’lere kadar el üstünde tutulmuştur. Ama “in” ve “out”larla yaşayan bu sistem için, sosyal devlet bir süre sonra ayak bağı olmaya başlamış ve sözetmenin bile “out” olduğu bir döneme girilmiştir.

1970’lerde bazı yazarlarca uyarılan ve zor kullanımının egemen olacağına dikkat çekilen açıklamalar, artık sıradan yurttaşların da gündemine girmiştir. Ulusal sınırları yalnızca sermaye için açan, emek için ise ulusal devletleri korumaya çalışan küreselleşme olgusu, günlük yaşamda da kendisini göstermektedir.

Sözgelimi ülkemizde, yeni bebeklerine ad almak için nüfus memurluklarına koşan ailelerin “Türk adı sayılmayan” adları çocuklarına koymaları engellenmektedir. Buna karşın, açtığı mağaza ya da fabrikalara bırakınız hiç bir anlamı olmayan harf kümeleri kullanmayı, yabancı adlar koydukları zaman karışan yoktur.

Bu denli bilinçli ve örgütlü bir biçimde kurumsallaşan ve küreselleşen yeni dünya düzeninin önünde bir sorun vardır: Toplum. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının acıları ve felaketinin üzerine kurulan “insan hakları” kazanımları ve buna saygılı “sosyal devlet” yaklaşımı, toplum tarafından bir türlü unutulamamaktadır. . Gittikçe yükselen seslerin ve önü alınamayan şiddetin altında bu adaletsizlik duygusu yatmaktadır. Onyıllarca, “yaşama hakkı”, “gereksinmeden kurtulma hakkı”, “eğitim hakkı”, “sağlık hakkı”, “örgütlenme hakkı ve hak arama özgürlüğü” anlatılan toplum, yoksulluk ve yoksunluktan yaygın ve derinden etkilenmektedir. Kimse, tam gereksinme duyulan bir konumda, sosyal devletin ne de yokolma sürecine girdiğini anlamak istememektedir.

Eriyen sosyal devletin yerini şirketler alabilir mi? Bu kez “olmayana ergi” yöntemiyle bunun da olamayacağını göreceğiz (Bunu bir zaman geçirme yöntemi olarak da düşünebilirsiniz. Tıpkı futbol karşılaşmalarında uzatmalarda top çevirmek gibi). Sosyal devlet uygulamasının yaygın ve homojen uygulamasının yerini., çok dar alanlarla temas içerisindeki şirketlerin alması olanaksızdır.

Ama bu yargımız, şirketlerin sosyal sorumluluk.larının olmadığını da göstermez.