Herkese Sağlık ve Halkın Gücü

Bu karikatür albümünde göreceğiniz yapıtlar, bugünün gerçeklerini yansıtıyor. Eşitsizlikleri, çaresizlikleri, paranın egemenliğini anlatıyor. Sosyal olumsuzlukların nasıl sağlık ile içiçe geçtiğini dile getiriyor. Türkiye hep böyle değildi. Bugün yaşadığımız hazin sağlık tablosu, ülkemize, 12 Eylül askeri darbesi ve onu izleyen yönetimlerin armağanıdır.

TBMM, 1920 yılında Sağlık Bakanlığı’nı kurarak bulaşıcı hastalıklarla savaşa başladı. Sıtma, verem, trahom ve frengiden kırılan insanımızın ayağına kadar hizmeti götürdü; doğu demedi batı demedi; para istemedi pul istemedi. Önce bulaşıcı hastalıkları yendi; sonra sıra sağlığın sosyalleştirilmesine geldi. Bu kez doktoruyla, hemşiresiyle, ebesiyle yerleşik sağlık hizmeti sunmak üzere, yurdun dört bir köşesine sağlık ocakları açtı. Bir köylüden işitilen “Gökte allah, yerde sosyalizo” sözü, bu hizmete verilen ilk madalya oldu.

“Hastalıkların ve kazaların önlenmesi gerektiği” düşüncesine, kimse karşı çıkamıyor. Ama bunun nasıl başarılabileceğini de, güvendiği, dost bellediği sağlık personelinden duymak istiyor. Uygulamada onu evinin yanı başında görmek istiyor. Bütün bunlar başarılırken, dar gelirliliği yüzüne vurulmasın istiyor.

Gel gör ki, 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte gelen iktidarlar, sağlık personelini hastanelere hapsetti. Halk ile arasına “torpil + kayıt masası + vezne + açıktan ödeme” gibi bir sürü engel
koydu. Artan ilaç tüketimini ve zamları, sonu gelmeyen tıbbi tetkiklerin bedelini Sosyal Güvenlik Kurumu’na yükledi. O da batmamak için, katkı paylarıyla hastaları bezdirmeye başladı. Bir çok hastalığın önlenebileceği ya da erken tanı konulabileceği, kazaların çoğunun önlenebileceği unutuldu.

Sağlık hizmetlerinin sunumunda ayırımcılık yapıp, bir avuç insana “en iyi hizmet”i verip, geri kalan büyük çoğunluğun gözünü boyamaya çalışıyorsanız, iki amacınız olabilir : (1) Çok para kazanmak, (2) Oy toplamak. İkisi de geri teper.

Bu albümde gördüğünüz karikatürler, bunun habercisi ..

Sağlığı “herkese” götürmekten başka çare yoktur. Onun için de yalnızca “bedensel ve ruhsal” değil; “sosyal” yönden de iyilik hali hedeflenmelidir. Kişilerin hastalanmaması; işsiz kalmaması; yoksul olmaması; korkutulmaması için çırpınılmalıdır. Buna erişmek için de, doktor, hemşire … ebeden oluşan ekibin yanına halkın gücünü koymalıdır.