Çocuk Emeği: Kabul Edilemez Çalışma Koşullarının Sona Erdirilmesi

Giriş

Gelişmekte olan ülkelerin bugün ve yarınlarında en önemli sorunlarından biri çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesidir. Bu yalnızca toplumsal boyutuyla değil, sağlık, üretim planlaması vb ekonomik boyutlarıyla da çok önemli bir rol oynamaktadır. Biz bunu yıllardır, ülkenin geleceğine konulmuş bir ipotek olarak nitelemekteyiz.

Çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesi, bir çok gelişmekte olan ülkenin kaçınamayacağı bir olgudur. Çünkü yetersiz toplumsal güvence sistemi ve süregelen yoksulluk, çocukların erken yaşta hem aileye katkıda bulunmasını ve hem de kendi geleceklerini kurmaya başlamasını zorunlu kılmaktadır.

Kırsal yaşamın ağır bastığı toplumlarda, kırsal çocuk emeği ile başlayan bu süreç, yaşlarının artmasıyla kentlere göç eden ücretli çocuk emeğine ve sanayide çocuk emeğine dönüşmektedir. Göçlerin yoğun, ailenin çocuk sayısının çok olduğu ve aile büyüklerinin çalışma alışkanlığının olmadığı olgularda da, sokaklarda çalışma ağır basmaktadır.

Gelişmekte olan ülkeler, siyasal ve sosyo-ekonomik dengeler dolayısıyla, ivedilikle çocuk emeğini yasaklayamazlar. Bu zaten bir çok kez denenerek, olamazlığı görülmüştür de. İzlenecek olan politikalar iki evrede ele alınmak zorundadır :

  1. Uzun erimli çalışan çocuk politikaları:
  2. Çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesine önleyecek olan girişimler, Simon Bolivar’ın 1812 yılında söylediği gibi “social security” sisteminin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasından geçer. Eğitim olanaklarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması da bunun tamamlayıcı parçasıdır. Bunun tümüne “social justice” benimseyen politikalar olarak tanımlayabiliriz.

  3. Kısa erimli çalışan çocuk politikaları:
  4. Sosyal adaletin toplumda yerleştirilmesi, bir-iki gün içinde gerçekleştirilebilecek bir “intervention” değildir. Bunu gerçekleştirmeye çalışırken, ivedilikle, kısa erimli “intervention”larla, çalışan çocuklara yardımcı olunması gerekmektedir.

Kısa erimli yaklaşımda, çalışan çocukların, istenilse de, çalışma yaşamından ivedilikle uzaklaştırılamayacağı varsayımından hareket edilmektedir.

Biz bu çalışmamızda konunun “kısa erimli” yüzüne göz atacağız. Bu kısa erimli girişimlerle, bir yandan çalışan çocukların yaşamlarının kolaylaştırılacağını; bir yandan da toplumsal dinamizmin yükseltilmesi ve modeller oluşturulması yoluyla, “uzun erimli müdahale politikaları”nın daha kolay benimsenebileceğini ve uygulamaya geçebileceğini düşünüyoruz.

Çalışan çocukların çalışma yaşamından uzaklaştırılmasına değil de, onların daha iyi koşullarda çalıştırılması öncelik verilmektedir. Ancak bu yaklaşımın iki temel sorunsalı vardır:

  1. Çocukların -geçici olarak- hangi işlerde çalışmasının hoşgörülebileceği ,
  2. Çalışma ortamının hangi müdahale yöntemiyle olumlu hale getirilebileceği.

1. Kabul Edilebilirlik

Mademki, çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesi engellenemiyor; o zaman, çocukların bedensel ruhsal ve sosyal sağlıklarını en az düzeyde etkileycek işlerde çalıştırılmaları benimsenmelidir. Sürekli olarak, onlar için daha zararlı olabilecek işler aranmalıdır. bu önümüze, “Kabul Edilebilirliğin Sınırı Nedir?” sorusunu getirmektedir.

1.1 Uluslararası Bakış Açısı

ILO, “kabul edilemeyecek çalıştırma biçimleri” başlığı altında bu konudaki, uluslararası bakış açısını ortaya koymaktadır:
Köle ya da köle benzeri uygulamaların tümü, çocuk satışı ya da kiralanması, zorla ya da zorunlu çocuk çalıştırılması, prangalı ya da borç karşılığı bağımlı çalıştırma, çocukların yasa dışı işlerde çalışması ya da bunun önerilmesi, fahişelik, pornografi veya pornografik gösterimlerde çocuk kullanılması, tehlikeli işler vb)

1.2 Gözden Geçirme

Biz ilk adımda, ülkemizdeki çalışan çocukların sağlığını, güvenliği ve morallerini bozabilecek işlerin anlaşılması için araştırma çalışmalarına başladık. Sosyal etmenlerin yanından, kişisel sağlığı, çalışma ortamlarında sağlığı ve güvenliği araştırdık.
Bulgularımız :

  1. Sosyal Göstergeler
  2. Çocukların, çalışma yaşamında karşı karşıya kaldıkları risklerin en önemlisi sosyal risklerdir. Onların, çalışma yaşamı gibi büyüklerin dünyasında, tek başına ayakta durmaya çalıştığı ve bunun için de hızla büyümeye çalıştığı bilinmektedir. Bu, onların çocukluklarını, işyerinin kapısında bırakmalarına ve yaşlarının gerektirdiği oyun, yaramazlık ve boş zaman gereksinmelerinin karşılanamamasına, gelişmelerinin zedelenmelerine yol açmaktadır.

    Yaptığımız araştırmalar, çalışan çocukların çalışma sürelerinin, yetişkinler için yasal olarak belirlenen sürenin de üstünde olduğunu ortaya koymaktadır. Çocukların % 93,9 ‘u yasal günlük çalışma sınırının üstünde (7,5 saatten fazla) çalışmaktadırlar. Yasal haftalık çalışma süresini gözönüne alarak yapılan çalışmalar 15 yaş ve altındakilerin, 16 yaş ve üstündeki çocuklara oranla daha uzun süre işyerinde alıkonduklarını ortaya koymaktadır.1

    Çalışan çocukların, öğrenci yaşıtları karşısında uğradıkları adaletsizlik yanında, kendi aralarında da adaletsizliklere uğramaları olgusuna dikkat edilmelidir. Aileleri, kızları ekonomik katkı sağlamak amacıyla çalışma yaşamına sürerken; erkek çocuklarının meslek eğitimi almaları amaçlanmaktadır (Tablo 2).

    TABLO 2- ÇOCUKLARIN ÇALIŞMA NEDENLERİ KONUSUNDA
    AİLENİN YAKLAŞIMI

    Çalışma Nedeni Kız Erkek Toplam
    Aileye Ekonomik Katkı 48(%58) 15(%18) 63(%37)
    Meslek Öğrenmek 41(%46) 67(%82) 108(%63)
    Toplam 89 82 171

    ( Önde gelen iki nedenin, tüm çalışma nedenleri içindeki payı: 94, Ki kare= 43,19 p=0,000001 çok önemli)

    Çalışma yaşamına giren çocukların, genellikle, görüşlerine başvurulmamıştır. Ancak, bunun sıklığı kızlarda %85 iken, erkeklerde % 67 ‘dir (Ki kare = 6,16 p=0,0131 önemli). Ancak, işin isteğine uygunluğu yönünden cinsler arasında fark yoktur. Çocukların %83’ü yerleştirildikleri işin, isteklerine uygun olduğunu söylemektedirler. Ama işe başlamaları söylendiğinde farklı duygulanımlar içindedirler. (Tablo 3)

    TABLO 3 – ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN İLK İŞ BULUNDUĞUNDAKİ DUYGULANIMLARININ CİNSLERE GÖRE DAĞILIMI

    Duygulanım Kız Erkek Toplam
    Sevinç, kıvanç 71(%79) 77(%92) 148(%85)
    Üzüntü, ürküntü 19(%21) 7(%8) 26(%15)
    Genel Toplam 90 84 174

    (Ki kare= 4,62 p=0,0316 önemli)

    Öte yandan çocukların, çalıştıkları ortamları sağlıklı kılabilmeleri için, işçi sağlığı iş güvenliği konusunda yeterli bilgi düzeyine de sahip olmaları gerekmektedir. Ancak yapılan çalışmaların, çocukların bu konudaki bilgi düzeylerinin de, en temel konularda bile, % 20’nin altında olduğunu ortaya koymaktadır.

  3. Teknik Göstergeler
  • İş Kazası Değerlendirmeleri :
    Çocukların, çalışma yaşamında uğradığı iş kazaları, onların çalışma koşullarının önemli göstergelerinden biridir. “Önlenebilir” olduğu halde, yeterli önlemlerin alınmamış olması dolayısıyla, bir yaşam boyu, iş kazalarının izini ruhunda ve/veya bedeninde taşımak zorunda kalması bir çocuk için hiç istenmeyen bir durumdur.

    1996 SSK verilerine göre, 14 yaşın altında 1.065 ; 19 yaşın altında 7.765 çocuk iş kazasına uğramıştır.2 Bunlardan 14 yaşın altında olanlardan 1996 yılında hiç “sürekli işgöremez” olmamış; buna karşın, 1995 yılında 11 ve 1994 yılında 29 “sürekli işgöremezlik” (tam malül) olgusuna rastlanmıştır. 15-19 yaş dilimindekiler için bu sayılar sırasıyla, 80,118 ve 238 ‘dir.Son üç yılın iş kazasına bağlı ölüm olgularına baktığımızda, 14 yaşın altındakilerden yukarıdaki sırayla 3, 1, 4 ; 15-19 yaş diliminde ise, 38, 21, 45 ölüm olgusuyla karşılaşılmıştır.Bu çok ağır bir bireysel ve toplumsal yüktür.

  • Meslek Hastalıklarına İlişkin Bazı Göstergeler:
    Ne yazıkki, ülkemizde meslek hastalıklarının saptanması konusunda yeterince başarılı değiliz. Birçok hastalık, meslekle ilgisi kurulamadığı için, “genel” hastalık sınıflaması içinde kaybolup gitmektedir. Bu özellikle çalışan çocuklar için daha da doğrudur.16 yaş altındakilerin SSK Hastanelerinde çocuk hastalıkları uzmanlarınca muayene ve tedavi edildiklerinde, “çalışmakta” olabilecekleri, hiç düşünülmemektedir. Onun için, ülke çapında sağlıklı veri elde etmek mümkün olmamaktadır. Burada, sizlere, 14-18 yaş arasında konfeksiyon sanayiinde çalışan ve iş gereği “gürültü” ile karşılaşan bir grup çocuktaki işitme kaybı olgularına ilişkin verilerimizi sunacağız.3

    TABLO 4 – ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN GÜRÜLTÜDEN ETKİLENME DÜZEYLERİNİN İŞ-ÖMRÜNE GÖRE DAĞILIMI

    İşitme Kaybı 1 yıldan az 1 yıldan çok Toplam
    Yok 4 3 7
    İlk belirtiler 12 13 27
    Var 4 23 27
    Genel Toplam 20 39 59

    Tablo 4’den de görüldüğü gibi, gürültülü ortamlarda çalışan çocukların, yarısına yakınında 18 yaşına kadar işitme kaybı çıkmıştır. Gürültüye bağlı işitme azalmasının ilk belirtileri ise, bir yıl çalışan çocukların yarıdan fazlasında saptanmıştır. “İlk belirtileri” de etkilenme olarak kabul ettiğimizde, çalışan çocukların 18 yaşına kadarki çalışmalarında, 9/10 ‘unun, işitme organları gürültüden etkilenmiştir.

    Tozlu ortamlarda çalışan ya da kaynak dumanını soluyan, ağaç işlerinde vernik atan, dolayısıyla tiner ve boya damlacıklarına sunuk kalan çocukların da bedensel sağlıklarının etkilenmemesi olanaksızdır.

    Gerçekten de, döküm, kaynak vb yanma ürünleriyle karşılaşan çocukların “polisiklik aromatik hidrokarbon”lara sunuk kalmaları dolayısıyla kromozomlarındaki hasarı araştıran bir çalışmada, istatistiksel yönden önemli ve çarpıcı bulgular elde edilmiştir.4

    Sigara içmeyen iki grubun (sunuk kalanlar, kontrol grubu) karşılaştırmalı değerlendirmesinde, etkilenmenin göstergesi olarak, İdrarda 1-hidroksipiren (1-OHP) düzeyi; genotoksisitenin göstergesi olarak sister chromatid cell (SCE/cell) ve mikronükleus (MN) düzeylerinde önemli farklılıklar saptanmıştır (Tablo No.5).

    TABLO 5- POLİSİKLİK AROMATİK HİDROKARBONLARA SUNUK KALAN ÇALIŞAN ÇOCUKLARDA GÖSTERGELER

    SUNUK (MARUZ) KALAN KONTROL
    1-OHP düzeyi 1,27 + 0,19 5,10 + 0,64
    SCE/cell 4,02 + 0,21 4,42 + 0,10
    MN’li hücreler 1,60 + 0,05 1,84 + 0,04

    Bütün bunlar çocukların yalnızca bedensel değil, ruhsal ve sosyal iyilik hallerini yitirdiklerini de ortaya koymaktadır.

  • Çalışma Koşulları
    Yapılan yaygın gözlemler ve tarafımızdan gerçekleştirilen araştırma bulguları, işyerlerinin ölçeklerinin küçülmesiyle birlikte çalışma koşullarının da kötüleştiğini ortaya koymaktadır.Verilerinden yararlandığımız araştırmada, Avrupa Konseyi İşçi Sağlığı İş Güvenliği Komisyonu tarafından geliştirilmiş olan listeden yararlanılarak geliştirdiğimiz 10 ölçüt, küçük işyerlerinde uygulanarak alınan başarı puanı (5 üzerinden), çeşitli değişkenlere göre değerlendirilmiştir.5

TABLO 6- KÜÇÜK İŞYERLERİNİN İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ GÖSTERGESİNİN İŞYERİ BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE DAĞILIMI

1-5 6-10 11-15 16-20 20+
Gösterge 2,347 2,498 2,630 2,625 2,795

(Çalıştırdığı işçi sayısı göz önüne alınmıştır. )

Tablo 6’da görüldüğü gibi, işyerlerinin çalıştırdığı işçi sayısı düştükçe çalışma koşulları da kötüleşmektedir (İşçi sağlığı iş güvenliği göstergesi de düşmektedir). Saptanan bir başka olgu da, buna koşut olarak çalışan çocuk sayısının arttığıdır. Çocuklar işçi sayısına katılmamakta (iş yasasının olanaklarından yararlanamamakta); ama Çıraklık Eğitimi Merkezleri’ne gidiyorlarsa, sigorta primleri devlet tarafından ödenmektedir.

TABLO 7- KÜÇÜK İŞYERLERİNİN İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ ALT-GÖSTERGELERİNİN ÇOCUK ÇALIŞTIRIP ÇALIŞTIRMADIKLARINA GÖRE DAĞILIMI

Alt Gösterge İşyerinin Aldığı Başarı Puanı
15 yaş ve altı 16 yaş ve üstü
Çalışma Ortam Koşulları 2,894 3,146
İşyeri makina araç, gereçleri 2,653 2,886
Ergonomik koşullar 2,105 2,380
Uyarıcı işaret tabelalar 1,807 1,873
Havalandırma 2,721 2,866
Yangın riskiyle ilgili önlemler 2,961 3,273
Kişisel hijyen koşulları 2,653 2,226
İlk yardım 1,759 1,900
Kişisel koruyucular 2,317 2,226
İşveren tutumu 2,028 2,480
Genel Değerlendirme 2,392 2,558
İşyeri Sayısı 51 75

Tablo 7’de farklı önlem çeşitlerinin işyerlerinde ne ölçüde alındığı görülebilmektedir. Görüldüğü gibi en çok alınan önlem, “yangın ile ilgili” olanı ; en az alınan önlem de “ilk yardım ile ilgili” olanıdır. Ama önlemin çeşidi ne olursa olsun, çocuk çalıştıran işyerlerinde, çalıştırmayanlara oranla daha düşük düzeyde gerçekleşmektedir.

Böylece çocukların çalıştırıldıkları ortamların, onları bir çok yetişkine oranla daha büyük bir riske soktuğu anlaşılmaktadır.

2.Türkiye Deneyimi ; Fişek Modeli

İkinci sorunsal : Bunların böyle sürmesine izin verilemeyeceğine; tüm bu tehlikeler de önlenebilir olduğuna göre, nasıl bir müdahale planı tasarımlanmalıdır ?

Resmi istatistikler Türkiye’de 4 milyon çocuğun çalıştığını, bunların yaklaşık 1 milyonunun da sanayide tam zamanlı olarak çalıştığını ortaya koymaktadır. Toplam nüfusun % 1,5’unu oluşturan bu kesimin, “tolerable” işlerde çalıştırılması, ancak, küçük işyerlerini içine alan “sağlık-sosyal hizmet sunumu” ile gerçekleştirilebilir.

Önce, işyerinin ve yapılan işin sağlık üzerindeki etkileri ortaya konulmalı; daha sonra bunların olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak önlemler alınmalıdır. Küçük işyerlerini kapsayan, sağlık karavanlarıyla işyerlerine ulaşan bir “sağlık sistemi”; iş ortamını monitorize etmeye ve geliştirmeye yönelik, “iş güvenliği hizmet sistemi” ile çocukların yaşamlarını güzelleştirmeyi hedefleyen “sosyal önlemleri” kapsayan bir model tasarımlanmıştır.Fişek Modeli olarak adlandırılan bu çalışma, 3 merkezde ve herbirinde 100’ü aşkın küçük işyerini kapsayan ve düzenli bir ilişki içerisinde 17 yıldır denenmektedir.

Başlangıçta MEAWARDS, WHO ve ILO/IPEC katkılarıyla kurulan sistem, daha sonra küçük işyeri sahiplerinin katkılarıyla varlığını sürdürübilir bir yapı kazanmıştır.

Bu yönüyle Fişek Modeli, çocukların sağlığını, güvenliğini ve moralini tehlikeye atan işlerin, bu olumsuz yönlerini törpüleyebilmek için neler yapılabileceğini ortaya koyan bir çalışma olarak görülebilir.

2. 1. Teknik Önlemler ; Fişek Modeli

Fişek Modeli, mülti disipliner bir ekip çalışmasıyla,
1. Çalışan çocukların medical muayenelerini ve biyolojik ölçümlerini yaparken;
2. Çalıştıkları işyeri ortamlarını geliştirmeye çalışmakta;

2.2 Sosyal Önlemler ; Fişek Modeli

Fişek Modeli, mülti disipliner bir ekip çalışmasıyla,
1. Kız ve erkek çalışan çocuklar arasında cinsiyete dayalı farkları ortadan kaldırmak için programlar uygulamakta;
2. Çalışan çocukların daha çok boş zamana kavuşması ve bu boş zamanlarını da “çocuk kimliğini yeniden kazanıcı” yönde değerlendirmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.

Children will enjoy their childhood, play and meet with other children.
Working hours will be shortened, youth centres and holiday villages will be built to make them spend their leisure time together.
Children will continue their education.
Training seminars should be organized to give them both occupational and health-social-cultural information.

Bu çalışmalarını, işverenlerin yetişkin işçiler için yasal yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için “ücret karşılığı hizmet” sunarak “sustainable” kılmaktadır.

3. Sonuç

Çocukların, çocukluklarını yaşamaları, boş zamanlarını iyi değerlendirmeleri, iyi bir eğitim görmeleri ve işsizliğe, düşük gelir ya da yoksulluk kıskacına düşmeden yaşamaları ve tüm yaşamlarını sürdürmeleri en temel insan hakkıdır.

İnsanlar, temel hakları için mücadele ettikleri sürece ayakta durabilirler. Ama bunların belgelere yazılmış olması yetmiyor. Globalization ve yaygınlaşan “dönemsel ekonomik bunalımlar”, yoksulluğu arttırıyor ve çocuk emeğinin daha da yaygınlaşmasına yol açıyor.

Özellikle temel insan hakları tehlikeye girdikçe, non-governmental organization’lara önemli ödevler düşmektedir. Onlar, toplumu uyarmalı ve yeni yeni denemelerle “toplumsal dayanışma idealini” ayakta tutmalıdırlar. Bir NGO olan Fişek Enstitüsü, çalışan çocuklar sorununda, kendi modelini üretmiş ve toplum yararına sunmuştur.

Fişek modeli, hizmet sunulan küçük işyerlerinde çalışan çocukların bedensel, ruhsal ve moral yaralanmalarını en aza indirmeye çalışarak, çocukların “geçici” çalışması için, hoşgörülebilir alanlar yaratmayı amaçlamaktadır.

İşverenler tarafından finanse edilen ve Türkiye’de 3 büyük ilde uygulamaya konulan bu model çalışma, 16. yılını doldurmuş ve yalnızca bir “düş” olmadığını kanıtlamıştır.


 

1: Fişek A.G.: “Ülkenin Geleceğine İpotek : Çocuk Emeği” – 92 Petrol-İş Yıllığı, Aralık 1993 İstanbul s.481.

2:Sosyal Sigortalar Kurumu 1996 İstatistik Yıllığı, SSK Genel Müdürlüğü Yayını No.593 1997

3:Fişek Sağlık Hizmetleri ve Araştırma Enstitüsü : Denizli’de Çalışan Küçük Kız Çocuklarına Sağlık-Sosyal Hizmet Sunumu Araştırması(ILO/IPEC/FISEK 1996-7) Hizmet Verileri (Yayınlanmamış)

4:Karahalil B, Burgaz S., Fişek A.G., Karakaya A.E. : Biological Monitoring of Young Workers Exposed to Polycyclic Aromatic Hydrocarbons in Engine Repair Workshops – Mutation Research (Yayın aşamasında).

5:Taşyürek M., Fişek A.G.: Çocuk Çalıştıran Küçük İşyerlerinde Çalışma Koşulları Üzerine bir Araştırma – Çalışma Ortamı Dergisi, Sayı22, Eylül Ekim 1995 s.16,17.