Ulusal Düzeyde İşçi Sağlığı İş Güvenliği Kurulu

Hedef

Geçmiş deneyimlerin değerlendirilmesi, yitirilen zamanın farkedilmesini ve yeni atılımların da belirli bir düzeyin üstünden başlamasını getirir.

Cumhuriyet dönemine hatta öncesine baktığımızda, işçi Sağlığı iş Güvenliği (İşS-İşG) alanında bilmediğimiz ya da değerlendirmeden tarihe gömdüğümüz sayısız deneyim olduğunu görürüz.

Bu deneyimlerden biri. Ulusal Düzeyde işçi Sağlığı iş Güvenliği Kurulu’dur (UD İşS-İşGK). Seçkin bir çok insanın, günlerini ve umutlarını bağladığı; sonunda da, ortaya 2 önemli belge koyduğu bu çalışma unutulmamalıdır.

1965 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın gündemine gelen, icra planına konulan böylesi bir kurul oluşturulması düşüncesi, planlarda yer almasına karşın 3. ve 4. BYKP dönemlerinde gereken ilgiyi göremedi.

7 Temmuz 1978’de zamanın Çalışma Bakanı’nın çağrısı ile ilk toplantısını yapan kurul, bu alanda yıllarını vermiş kişilerden, kamu kuruluşlarının ve toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşuyordu. Dönemin ve olayı yönlendiren İşçi Sağlığı Genel Müdürü’nün niteliğinden ötürü, atılımcı ve gündelik kaygılardan arınmış bir özellik taşıyordu.

Bu özellik, İşçi Sağlığı Genel Müdürü Ergin Atasü’nün açış konuşmasında da kendini belli ediyordu: “Bu toplantıya Çalışma Bakanlığı olarak belirli bir gündem ile gelmedik. Bunun nedeni ilk kez toplanan böyle bir kurula yo-neltici müdahaleci tavır ile değil de, bütün kesimlerin görüşlerini ve bu konuya yaklaşımlarını saptayacak bir tavır ile yaklaşmak dileğimizden gelmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda kendi görüşlerini belirte­cek konuşmalar ile çalışma yöntemi ve politikayı ortaya çıkarmaya yardımcı olmalarını kendilerinden diliyoruz. Ve Kurulun ne yönde çalışması gerektiği bundan sonra da yine sayın konuşmacıların yaklaşımları ile çıkacak bir yöntem olacaktır.

İlk iki konuşmayı yapan ÇB İSGÜM Müdürü Doç. Dr. İsmail Topuzoğlu ve TTB Genel Başkanı Dr. Erdal Atabek ile Kurul’ca seçilen ve Ümit Alptekin (DİSK)- Prof. Dr.Üstün Korugan (TTB), Kim. Y. Müh. Murat Gümrükçüoğlu (TMMOB), Gülay Kozacıoğlu (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı), Dr.A. Gürhan Fişek (Çalışma Bakanlığı), Şimşek Kaplangı-Yıldırım Özel (Sümerbank)’den oluşan alt komisyon çalışmaların iskeletini oluşturmuşlardır. Topuzoğlu, sekretaryası, yürütme kurulu olan bir Genel Kurul oluşturulmasını ve yasal düzenleme gerçekleşene kadar, Kurul’un çalışma yöntemini saptayacak bir yönetmelik hazırlanmasını önermiştir.

Erdal Atabek, işçi sağlığı kapsamına sigortalı işçiler ile birlikte kır ve kent emekçilerinin de alınması gerektiğini; kurulun, yasal yönü ile kitlelerin isteklerine yanıt verecek durumda olması gerektiğini vurgulamıştır. Konunun işyerlerinde oluşan bir sağlık kavramı dışında işçinin aile sağlığı ve yaşamından kaynaklanan sağlık sorunlarından soyutlanmadan bir bütün halinde ele alınmasını önermiştir. İşçi Sağlığı politikasının saptanmasının ve Kurulun bir danışma organı olarak düşünülmeyecek şekilde yasal olanaklara kavuşturulmasını; örgütlenme ve eşgüdüm sağlanmasını ve Kurul çalışmalarının devamlılık göstermesi gerektiğini vurgulamıştır.

Tartışmaların hemen başında, ülkedeki İşS-İşG sorunlarının en başına örgütlenme ve kurumsallaşma sorunu koyularak, ilk dev adım atılmıştı. Bu hem kurula büyük bir zaman kazandırmış ve hem de başarılabilirse, uygulamaya doğrudan müdahale olanağını açmıştı.

Kurul’un daha sık biraraya gelmesinin olanaksızlığından ötürü bir alt komisyonca çalışmaların geliştirilmesi ve önerilerin olgunlaştırması düşünülmüştü. Bu amaçla oluşturulan alt komisyon bir çok toplantıdan sonra hem ilkeleri ve hem de ülke çapında örgütlü kurullar arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiğini belirlemişti. İlkelere aşağıda değinilmiştir. Kurullar arasındaki ilişkiler ise, zincirleme bir örgütlenme biçiminde düşünülüyordu. Böylece Grafik: V’de görüldüğü gibi, işyeri tabanından yükselen bir örgütlülük ile bu alanda çalışanların yönettiği bir kurumsallaşma hedefleniyordu.

O günler için henüz yaygınlık kazanmamış bu düşünce, bugün bir çok toplum örgütü tarafından dile getirilmektedir. Belirli bir alanda çalışanların sorunları ile o alanın sorunlarının çözümü birbirinden ayrılamaz, ile “katılım” kavramının en somut ifadesi budur. Çalışanlarını dışlayarak işçi sağlığı iş güvenliği sorunlarını çözemezsiniz. İşçi sağlığı iş güvenliği kurulları da, bu alanda çalışanların temsil edildiği ve sorunlara ortaklaşa çözüm üretmeye çalıştıkları platformlardır.

calisma_ortami-grafik-1

Toplantının en önemli eksiği, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Türk-iş’in katılmayışıydı. Buna karşın, DİSK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, Türkiye Barolar Birliği, aktif bir biçimde oluşuma katılmışlardı.
Bu toplantılarda şu ilke kararları alındı:

  1. Ulusal Düzeyde işçi Sağlığı ve iş Güvenliği Kurulu, mali ve idari yönden özerk olmalıdır. Bu amaçla değiştirilmekte olan İş Yasası’nın 76. Maddesinin yeniden düzenlenmesi önerilmektedir. Bu değişiklikle;
    • Mali ve idari yönden özerk olduğu vurgulanmakta,
    • Parasal kaynak sağlanmaktadır.
  2. Ulusal Düzeyde iş-İşGK, kendi bilgi kaynaklarına sahip olmalı; aldığı kararlar ve ilkeleri en küçük birimlere kadar iletilebilmelidir. Bu amaçla, bölgesel, işyeri ve il düzeyinde işS-İşGK’nın ulusal kurulla bağlantısı getirilmektedir.
  3. Ulusal Düzeyde İşS-işGK, biri Genel Kurul, diğeri Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu’ndan kurulu olmalıdır. Genel Kurul’da çeşitli yörelerden, iş-kollarından ve alt birimlerden gelen üyelerin bulunmasına dikkat edilmelidir.
    • TBB, TTB, Üniversite temsilcilerinin çeşitli yörelerden gelmesine,
    • işveren, işçi temsilcilerinin çeşitli işkollarından gelmesine,
    • TMMOB’nin çeşitli odalarından temsilci gelmesine,
    • İlgili bakanlıklardan temsilci gelmesine ve ek olarak. Çalışma Bakanlığı işçi Sağlığı Genel Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Bakanlığı SSK Genel Müdürlüğü, SSYB Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden birer temsilci gelmesine,
    • TÜBİTAK, MPM, DPT gibi araştırma kurumlarının merkezlerinden temsilci gelmesine dikkat edilmelidir.
  4. Sadece İş Yasası kapsamına giren işçilerin değil, tüm çalışanların sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarrında çalışmalarının sağlanması için çaba gösterilmelidir.
  5. Mevzuat düzenlemeleri bakanlıklararası eşgüdüm, inceleme araştırma, eğitim, yayın ve benzeri tanıtma çalışmaları yapmak ve konuya ilişkin alınan kararları uygulanmak üzere ilgili kuruluşlara İletmek amaçlanmalı-dır.
  6. Yasal değişiklik gerçekleştirilene kadar Çalışma Bakanlığı’nca çıkarılacak bir yönetmelikle çalışmalar düzenlenmelidir.


İş Yasası’nın 76. Maddesi (Yürürlükteki Biçimi):
Çalışma Bakanlığı’nca lüzum görülecek işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere birer “İşçi Sağlığı ve iş Güvenliği Kurulu” kurulur. Bu kurulların hangi işyerlerinde kurulacağı, teşekkül tarzları, çalışma usûlleri, ödev ve yetkileri Çalışma Bakanlığı’nca çıkarılacak bir tüzükte tesbit edilir.

İş Yasası’nın 76. Maddesi (Alt Komisyonca Önerilen Biçimi:
Çalışma Bakanlığı’nca Ulusal, Bölgesel, il ve işyeri düzeyinde işçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere “mali ve idari yönden” özerk, ortak planlama, değer-
ücretin binde biri oranında ödenecek primlerden oluşan bir “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları Fonu” kurulmuştur.

Bu kurulların nasıl kurulacağı, kurulların oluşumu, çalışma usûlleri, aralarındaki ilişkiler ve ödev ve yetkileri. Çalışma Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nca çıkarılıncaya kadar, çalışmalar. Çalışma Bakanlığı’nca çıkarılacak bir Bakanlık Genelgesi aracılığıyla yürütülür.

İş Yasası’nın 76. Maddesi (Kurul’ca Önerilen Biçim):
Çalışma Bakanlığı’nca Ulusal, Bölgesel ve işyeri düzeyinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere mali ve idari yönden özerk “işçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları” kurulur. Bu kurulların nasıl kurulacağı, gelir kaynakları, oluşumu, çalışma usulleri, ödev ve yetkileri. Çalışma Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nca çıkarılacak bir tüzükte saptanır. Bu tüzük çıkarılana kadar, çalışmalar, Çalışma Bakanlığı’nca çıkarılacak bir Bakanlık Genelgesi aracılığıyla yürütülür.

Burada vurgulanan önemli köşe-taşlarını ele alalım.

  1. Ulusal, bölgesel ve işyeri düzeyinde kurullar kurulmalıdır. Bunlar arasındaki ilişkiler ve seçilme yolları çok önemlidir. Bunun tabandan başlayarak oluşturulmaya başlanmasında UD İşS-İşGK. tanıtıcı, öğretici, yol gösterici vb. önemli bir işlev taşıyacaktır.
  2. Bu kurullar mali ve idari yönden özerk olmalıdır.
    Kurul, kamu kontrolünden bağımsız ve kendi kendini yönetebilen bir yapı düşünmektedir. Bu düşüncenin yalnız o zaman için geçerli olmadığı, her geçen gün daha iyi anlaşılmıştır. O kurulun, 1979’daki son toplantısından sonra. Çalışma Bakanlığı’nca yeniden toplantıya çağrılmamış olması, önerdiği “Yönetmelikten çıkarılmamış olması, bu “direnme noktası’nın önemini vurgulamaktadır.
  3. Gelir kaynakları vs: Kurumsallaşma iddiasında olan bir kurulun, çalışmalarını yürütebilmesinin ve geliştirebilmesinin ön koşulu gelir kaynaklarına sahip olmasıdır. Gerekli gördüğü gibi kullanabildiği ve sağlanmasında kamu otoritesinin etkisinin en aza indirildiği bir sistem, İşS-işG gibi yakıcı bir konuda vazgeçilmezdir.Ancak, şuna da dikkat çekilmelidir: Alt komisyon ve UD İşS-İşGK tarafından üretilen değişiklik önerileri arasındaki temel fark, gelir kaynağında toplanmaktadır. Önerinin son biçimi
    konunun çıkmaza girmekte oluşunun ilk işaretidir.
  4. Çalışma usulleri, ödev ve yetkileri 3 Bakanlıkça belirlenecektir. Bu sağlanana kadar bir Bakanlıkça çıkarılan Genelge ile işler yürütülecektir. Kurul’un pragmatik ve kısa erimli bir çözüm olarak düşündüğü bu yol da işletilmemiştir. Attığı tüm adımları ince ince hesaplayan kurul, burada kamu olanaklarından yardım bekleyerek hata mı etmiştir? Evet. Bugün elde ettiğimiz deneyimlerin ışığında, kısa bir bekleyişten sonra, toplumun geniş bir kesimini ve işyeri kurullarını oluşturan kişilerin de büyük bir bölümünü temsil eden toplum örgütlerinin, devletten bağımsız ve kendi başlarına bu işe girişmeleri gerekliydi. Böylesi bir girişim, toplum örgütlerinin, özlediğimiz üretici yapılara dönüşmesini ve yaşama doğrudan müdahale etmesini de sağlayacaktır. Ama kısa bir süre sonra gelen 12 Eylül yönetimi, bu hatanın toplum örgütleri eliyle giderilmesi ortamını elverişsiz kılmıştır.

Bugün gelişen noktada bu çözümleme ve UD İşS-İşG Kurulu oluşumuna egemen olan ilkeler hala geçerliliğini korumaktadır. O halde, İşS-işG sorunlarının çözümü, birimlerde bu alanda çalışanları biraraya getiren, takım oyununu güçlendiren, böylesi bir yapılanmadan geçmektedir.

Haydi gelin kuyuya bir taş da biz atalım.

İlk Yayın : “Ulusal Düzeyde İşçi Sağlığı İş Güvenliği Kurulu” – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Sağlık Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Yayını, Temmuz-Ağustos 1994, Sayı 15, Syf:10-14.