Evrensel Gazetesi: Tamer Arda Erşin

Gürhan Hoca’nın Türkiye akademisine son dersi

Mektebi Mülkiye’den ve medyaya yetiştirdiği gazetecilerle meşhur Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinden (İLEF) son KHK ile birlikte bugüne kadar toplam 25 akademisyen ihraç edildi. En büyük tepki akademide yaşanan kıyıma rağmen kalanların ses çıkaramamasıydı. Ancak akademide öyle bir insan vardı ki hayata gözlerini yummadan önce Türkiye akademisine son dersini vermişti. O hoca işçilerin hocası Prof. Dr. Gürhan Fişek’ti.

İLEF’e yerleşmiştim. Son yayımlanan KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Nur Betül Çelik’ten politika dersini aldım. Zorlu bir dersti. Daha dersin vizesinden düşük not alınca “Benim ne işim var üniversitede ya bırakayım” diye içlenmiştim. Hocanın bir suçu yoktu. Öyle birikimliydi ki anlattıklarının öz güveni ses tonundan anlaşılıyordu. İngilizce anlattığı dersi sırf biz bir şeyler öğrenelim diye Türkçe de özetliyordu. Dersinden geçemem diye umutsuzluğa kapıldığım sırada Çelik’in danışmanı KHK ile ihraç edilen araştırma görevlisi Can Irmak Özinanır ve Gamze Polat Sürav’la tanıştım. İkisini de sevmiştim. Bize Aristo’dan Marx’a birçok şeyi öğretti bu üçlü. İlerleyen süreçte Prof. Dr. Funda Başaran, Doç. Dr. Tezcan Durna ve  Dr. Aylin Aydoğan’dan ders alma ve onları tanıma fırsatı buldum. Funda Hoca sıcak ve samimi bir insandı. Derslerine girmek benim için bir gururdu. Tezcan Hoca sayesinde haberlerde kullanılan fotoğraftan, yazının rengine kadar ne tür ideolojik alt yapıları olduğunu öğrendim. Aylin Hoca dersi zordu ama güler yüzüyle dersini kolaylaştıran bir hocaydı. İLEF’ten Profesörler Funda Şenol Cantek, Prof. Dr. Mine Gencel Bek, Ülkü Doğanay ve Doç. Dr.  Pınar Özdemir, Araştırma Görevlileri Hakan Yüksel, Mesut Ayan da ihraç edilmişti. Onlardan ders alamadım ancak ders alan arkadaşlarım öyle bir anlatıyordu ki onları, İLEF’i İLEF yapanın bu kadro olduğunu içten içe anlıyordum.

Gazetecilik yanında bir başka alanda da okuma istediği vardı. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Çalışma ve Endüstri İlişkileri (ÇEKO) tam aradığım bölümdü. Oradan ders almaya başladım. KHK ile doktora aşamasındayken ihraç edilen Onurcan Taştan’la orada tanıştım. Emek tarihini anlatıyordu. Anlattıklarından Türkiye’nin nasıl bir sınıfsal geçmişi olduğunu kavrayabilmiştim. Dersi o kadar zevkli geliyordu ki, ana dalımda geçmek zorunda olduğum dersi bırakıp Onurcan Hoca’nın dersine gidiyordum. ÇEKO’da hayatımı değiştiren ise  Nail Dertli’yle oldu. Derse girince gülüşüyle insanın içi ısınır mı, ısınıyor. Sosyal politikadan tutun Marx’ın Alman İdeolojisi’nde kimleri eleştirdiğini ondan öğrendim. İlerleyen süreçte beni öyle bir insanla karşılaştırdı ki bundan sonraki hayatımı o şekillendirecek. İşçilerin hocası Prof. Dr. Gürhan Fişek. SBF’ye gelmeden önce işçinin canını korumak için onlarca kez Çalışma Bakanlığından uzaklaştırılmış, açtığı davalarla geri dönmüştü. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda kendisinin ve ailesinin yapmadığı yoktu. Türkiye’de ilklere imza atmıştı. Dersi anlatırken anılarını anlatır, size masal gibi gelirdi. Ders bitince “Ya bugün ne işledik biz” diye sorarken zaten o günkü dersin konusunu anladığınızı sınava çalışırken görürdünüz. Gürhan Hoca’nın bana kattığı en büyük şey vefa duygusu olmuştu. Gürhan Hoca, Türkiye’ye emek veren isimlerin unutulmaması için yazılar toplamış, onlara internet sitesinde portreler köşesini ayırmıştı. Derslerde içimden “Hocam size bir şey olursa ben de sizi unutmayacağım” diye geçiriyordum.

Gürhan Hoca vefalı insandı. Bugün 30 yıllık arkadaşları yanlarından giderken kapıdan dışarı dahi çıkmaya tenezzül etmeyenlerden değildi. Zaten ölmeden önce de Türkiye akademisinde son dersini vermişti. Asistanı Nail Dertli ihraç edilince tepki olarak SBF’de ders vermeyi bırakmıştı. Bu onun son vefasıydı. Ancak bu kez kendisinden küçük bir insana, genç bir akademisyene kendisine yardımcı olduğu için teşekkür eder gibiydi. Gürhan Hoca’nın ölümünden sonra baktığımda insanı insan yapan hangi tarihte hangi koltukta oturduğu değil. Vefa ve dayanışma duygusu. Bugün giden hocalarım Gürhan Hoca gibi doğru bildiğini söylediği için ihraç edildiler. Dönecekler. Ancak onlar döndüğünde Gürhan Hoca gibi vefalı olamayan, kafasını akademik kıyım yaşanırken kapısından dahi uzatmayanlar, ihraç edilen hocaların yüzüne bakamayacak. Tarih ise ihraç edilenleri yazacak. Akademi koltuk ya da binadan ibaret olsaydı, dünyanın konuştuğu Marx, Marx olamazdı.

 

tamer