SSK Hastanelerinin Devri

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve SSK Genel Kurul Delegesi Prof. Dr. Gürhan Fişek ile SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrini öngören yasa tasarısı hakkında görüştük.

Orman-İş: SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devri ile asıl hedeflenen sizce nedir?

Gürhan Fişek: SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı yıllardır koruyucu sağlık hizmetlerini önemsemeyen, yalnızca hastalık tedavisi ile, kayıpların tedavisi ile ilgilenen bir zihniyeti sürdürmekte. Sosyal sigorta sistemlerimiz giderek, “insan odaklı” olmaktan uzaklaşarak yalnızca paranın egemen olduğu, paranın çoğaltıldığı ve piyasa ekonomisinin önemli bir araçlarından biri olmak yolunda ilerliyor.

SSK’nın hastanesizleştirilmesi de bu oyunun bir parçası. Bu oyun 1990’lardan beri tezgahlanıyor. Önce bir kuruluşun hem sigortacılık yapıp hem de hastane işletmeciliği yapamayacağını söylediler. Sonra dünyada bunun örneklerinin bulunmadığını söylediler. Özgüveni eksik, bilimsellikten yoksun ve anıt kurumlarına sahip çıkma cesareti olmayanlar, “Bu da bizim ayrıcalığımız:; katkımız” diyemediler; bunu bir özürlülük olarak algıladılar.

Kamu Yönetimi Yasası ile birleştirildiğinde, bu uygulama hangi küresel gücün işine yarayacak acaba? SSK hastanelerini devletleştirdikten sonra, Sağlık Bakanlığı’na devrederseniz; o da yerel yönetimlere devredecek. SSK primleri toplayacak, hizmeti kimden satın alması gerektiğine karar verecek. İster Belediye hastanelerinden, ister Üniversite hastanelerinden, ister özel hastanelerden satın alır. Ama bir süre sonra, en değerli şirketlerimizin, bankalarımızın yabancı ortakların kontroluna girmesi gibi hastanelerde de yabancı sermayeyi görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır.

Müşterisi ve parası hazır bir işe kim para yatırmaz ki. Tıpkı koruyucu hizmetleri cılız bırakılmış, hastası bol, prim ödeme sistemleri yerleşmiş Türkiye’nin hastaneleri gibi.

Bu da hedefi ele veriyor. Amaç sigortalıya kaliteli sağlık hizmeti vermek değil, parasını elinden almaktır. Hatta bir süre sonra, prim artışları ya da hizmet kullanımının sınırlanması yoluyla sigortalıların daha da zor durumda kaldığına tanık olabileceğiz.

Orman-İş: SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrinden hastanecilik hizmetleri nasıl etkilenecek?

Gürhan Fişek: Önce SSK hastaneleri devletleştirilecek ve Sağlık Bakanlığı’na bağlanacak; ama Kamu Yönetim Reformu Yasası yürürlüğe girince, Sağlık Bakanlığı’nın diğer hastaneleri ile birlikte yerel yönetimlere devredilecektir. SSK hekimleri, Sağlık Bakanlığı’na kaydırılacak; tümü sözleşmeli statüye geçirilecek; kısa erimde özel hastanelere geçmeye mecbur bırakılacaklardır. Hastanın mesleği özelinde hizmet verebilme olanakları kalmayacak;eski SSK hastaneleri de Sağlık Bakanlığı hastaneleri gibi genel sağlık hizmeti veren, özelliği kalmamış hastaneler olarak çalışmalarını sürdüreceklerdir. SSK Yönetim Kurulu, SSK Genel Kurulu vb katılımcı yapılarda yer alan işçi ve işveren (prim ödeyenler), emekliler ve SSK çalışanlarının temsilcilerinin sağlık hizmetleri üzerindeki söz ve denetim hakları kalkacaktır. SSK hastaneleri, merkezi planlama ve merkezden yönetim olanağını yitireceklerdir. Göğüs Hastalıkları Hastaneleri, Fizik-Tedavi Hastaneleri ve Meslek Hastalıkları Hastaneleri gibi özellikli hastaneler, meslek özelindeki duyarlılıklarını kaybedeceklerdir.

Orman-İş: Tasarıda yer alan düzenlemelerin hayata geçirilmesi durumunda Meslek Hastalıkları Hastaneleri ve İlaç Fabrikası’nın durumu ne olacak?

Gürhan Fişek: Meslek Hastalıkları Hastaneleri iyice işlevsizleştirilecektir. Özel ilgi ve uzmanlık gerektiren bir konuda, “iş kazalarının ve meslek hastalıkları sigortası”nın işletilmesinde karar verici konumdadır. Ücretli çalışanların yaptıkları iş dolayısıyla karşı karşıya kaldıkları hastalıkların ortaya konulması, SSK’nın en önemli işlevlerindendir. Konulan bu tanılardır ki, yeni yeni meslek hastalıklarının çıkabilmesini önlesin. İş kazaları ile meslek hastalıkları dolayısıyla tazmin edilen olgular, yetkililerce incelendiğinde, yeni olguların çıkmasının nasıl önleneceği de açığa çıkacaktır. Ancak meslek hastalıklarında sevk zinciri, işyeri hekimlerinin ve SSK poliklinik hekimlerinin bu hastalıktan kuşkulanması ile başlar. Ama her iki olanağın da devir sonrası kullanılma olanağı kalmayacaktır. Böylece zaten kuruyup gitmekte olan meslek hastalıkları hastanelerinin kurtuluş umudu da kalmayacaktır.

SSK İlaç Fabrikası kapanacaktır. Bu dönüşüm sonrası, sigortalılar, ilaçlarını, özel eczanelerden alacaklardır. SSK’nın ilaçları Kurum eczanelerinden verme olanağı kalmadığından, kendi ilaçlarını da piyasaya sürme olanağı kalmayacaktır. Ayrıca Kurum, ilaç alımında pazarlık yoluyla %80’e varan indirimini yitirecek; ilaç pazarında %1,5 paya sahip olan kendi fabrikasının ilaçlarını –ki SSK’nın satın aldığı ilaçların 1/6 fiyatına etiketlendirilmektedir- pazarlama olanağını yitirecektir. Büyük mücadelelerden sonra ancak SSK’nın 32. yılında kurulabilen bu değerli tesis yitirilecektir.

Orman-İş: Bugün SSK’nın birçok sorunu olduğu bilinmektedir. Sizce SSK hastanelerinin daha verimli çalışabilmesi için, SSK’da yapılması gereken düzenlemeler nelerdir?

Gürhan Fişek: SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi gündemden kalktıktan sonra, oluşturulması gereken gündem, SSK sağlık sisteminin çağdaş ilkelere kavuşturulması olmalıdır.

Bugün SSK’nın ve sunduğu sağlık hizmetlerinin bir çok sorunları vardır. Sigortalıların bu hizmetlerden hoşnutsuzlukları vardır; bütün bunları giderilmesi de güç değildir. Yalnızca sosyal güvenliği “piyasa mekanizmasının” bir aracı olarak görmeyi bırakıp; insanı görmesini sağlamayı gerektirir.

Sosyal Sigortalar Kurumu, karadelikler açma ve bunu büyütme politikasını bir an önce terketmelidir. Bunu sağlamanın sağlık alanındaki hedefi ise, öncelikli hizmet ve hizmet birimi seçimini doğru yapmaktan geçer. Önce SSK sigortalıların sağlıklarını korumak gerekir. Buna karşın hastalananları işyeri hekimleri ve sağlık ocakları işbirliği ile bir an önce tedavi ederek, hastanelerinin üzerindeki yükü en aza indirmelidir. İlk basamak sağlık kurumları dediğimiz bu basamaklarda sigortalılar kendisine “sıcak ve yakın” gelebilecek hizmeti olabilecekleri merkezlerdir. En önemlisi hastalık öncesi hizmetleri burada alabilir; gereğinde evine kadar hizmet sunumu burada gerçekleştirilebilir. Bunun için sağlık ocakları düzeyinde Sağlık Bakanlığı ile ortak yönetim + ortak finansman önermeli; işyeri hekimliklerinin (ve grup işyeri hekimliklerinin) gelişimleri için finansman ayırmalıdır.

Bilimsel araştırmalar, öncelikli hizmet birimi olan işyeri hekimlikleri ile sağlık ocaklarında tüm hastaların %90’dan fazlasının tedavi edilebildiğini ortaya koymuştur. Ayrıca bu birimler, koruyucu hekimlik hizmetlerinin sunulabileceği tek birimlerdir. SSK, bu hizmet modelini uyguladıkça, iş kazaları-meslek hastalıkları, hastalık ve malullük sigortalarından büyük tasarruflar yapacaktır. Bu tasarrufları, yine öncelikli hizmet birimlerine yatırım olarak döndürerek tasarrufunu ve sigortalıların hizmetlerden doyumunu çok üst düzeylere tırmandıracaktır. Prim ödeyenlerin hizmetlerden doyum düzeyinin yükseltilmesi, Kurumun sahiplenilmesi ve çekim gücünün artmasını getirecektir. Bu sosyal dayanışmanın ve sosyal barışın yükselmesi yoluyla hem üretime ve hem de insana yatırımın artmasına neden olacaktır.

Diğer sosyal sigorta kuruluşlarının (Bağ-Kur, Emekli Sandığı) da aynı ilkeler doğrultusunda kendilerini dönüştürmeleri; norm-standart birliğine gitmeleri ve SSK ile eşgüdüm içinde çalışmaları sağlanmalıdır.

Bütün bu dönüşümleri gerçekleştirebilmek için SSK’nın kendi kararlarını kendisinin vermesi gerekir. Bugünkü Yönetim Kurulu yapısı, Genel Kurulu’n görev ve yetkileri buna elvermemektedir. Bir an önce SSK’yı prim ödeyerek yaşatanların yönetimde ağırlık kazanması gerekir. Ortak aklın ve çağdaş sosyal güvenlik ilkelerinin SSK’ya egemen olmasının sağlanmasıdır.

İlk Yayın : “SSK Hastanelereninin Sağlık Bakanlığına Devri” – Düzenleyen : Türkiye Sağlık İşverenleri Sendikası, 2 Aralık 2004 Ankara.