Sönmeyen Işık Odağı

DAMLA

(ya da “herkes” , “hep bana”ya karşı)

Bir değer ortaya çıktığında, ya da sunulduğunda, bölüşülmesinde iki kavram ortaya çıkar: “Herkese” ve “Hep bana”.

“Hep bana” diyenler, hırslı, mücadeleci olurlar ve gerektiğinde birbirine sıkıca kenetlenerek bir yumak oluştururlar. Güçleri, buna ek olarak daha önce “herkes” ile paylaşmadıkları değer birikiminden gelir.

“Herkes” diyebileceğimiz, toplumun ezici çoğunluğu ise, birlikte hareket etmez ve değerlerin kendi avucuna düşmesini bekler. Bunun kendisinin bir “hak”kı olduğunu düşünür. Ama ne yazıkki beklemek ve “hak”lı olmak, “değer”lere kavuşması için yeterli olmaz. Onun için “herkes”in elinde değer birikmez. Ama değer, “herkes”e ulaşabilmiş olsaydı; adil paylaşımın zenginleştirici etkisi ile tükenmeyecek, yeniden yeniden üretilebilecekti.

“Hep bana”cılar, “herkes”in biraraya gelmemesi için onların arasına güvensizlik tohumu ekerler; mücadeleci olanlarını ezmeye, “ibret-i alem” için süründürmeye çalışırlar; “böyle gelmiş böyle gider” derler vs. İnsanların en çok “hep bana” dedikleri dönemlerden biri de, hasta oldukları dönemlerdir. Dolayısıyla koruyucu sağlık hizmetlerinin “herkes”e yaklaşımına tedavi edici sağlık hizmetlerinin “hep bana” yaklaşımı, bir de bazı çıkar gruplarından destek alınca, “hep bana”cılar ülkede koruyucu sağlık hizmetleri unutturmaya çalışırlar. İş kazalarının önlenmesini değil, kanıksanmasını olmazsa tazminini öne çıkarırlar. Böylece toplumun büyük çoğunluğunun, sağlığa, sağduyulu, paylaşımcı ve dayanışmacı yaklaşımı da engellenmiş olur.

“Hep bana”ya karşı, “herkes”in üstün gelebilmesi için öncelikle gerekli olan toplumda “SÖNMEYEN IŞIK”ların varlığıdır. Bu sönmeyen ışıklar, her dönemde, ister hava puslu olsun, ister karakış olsun, isterse ortalık aydınlık olsun; doğruyu söyler, hedefleri çarpıtmaz ve “herkes”i savunur. Bunu bir deniz fenerine ya da pusulaya benzetebiliriz.

Toplumda ne kadar çok sönmeyen ışık varsa, bunları söndürmek o kadar güç; onların getirdiği aydınlığı görmemek de o kadar olanaksız olur. Sönmeyen ışıklar, ya da “inatçı toplumsal gelişme odakları”, “herkes”i, bezginlikten ve teslimiyetçi davranıştan korur. “Hep bana”cılar arasına katılmaya can atanların, kendilerini haklı göstermek için öne sürecekleri bahaneleri de haksız çıkarır.

“Sönmeyen Işık”lar, hem değerlendirmeleri ve hem uygulamaları ile toplumun gereksinmelerinin karşılanmasında yol-yordam gösterir; model üretir. Modellerin çoğaltılması için de güdüleyici olur. “Herkes”le değerleri paylaşmaktan yana olanlar, ya yeni yeni modeller üretecekler ya da uygulamalara omuz verecekler.

“Sönmeyen Işık”lar, adaletsizlik, “herkes”in yenikliği vs sürdükçe, daha güçle parlayacak. O parladığı sürece, uyku durak yok. Işık gözünüze girer, uykunuzu kaçırır.

İlk Yayın : “Sönmeyen Işık Odağı” – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Mart-Nisan 1998, Sayı 37.