Sayın Sağlık Bakanı Bunu Hep Yapıyor
ZORUNLU AÇIKLAMA
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ’ın, tüm uyarılara karşın, hala Prof.Dr.Nusret H.Fişek’i, “aile hekimliğini savunuyor” gibi göstermeyi sürdürmesi üzerine, Fişek Enstitüsü Vakfı Genel Yönetmeni Prof.Dr.A.Gürhan Fişek, şu açıklamayı yapmak zorunda kalmıştır :
SAYIN SAĞLIK BAKANI BUNU HEP YAPIYOR
Sağlık Bakanı Sayın Prof.Dr.Recep Akdağ, Bakan olduğu günden beri, “sağlıkta dönüşüm” adını verdiği bir politikayı hayata geçirmeye çalışıyor. Buna sağlığın alınıp satılan bir mal haline getirilmesi çalışması demek daha doğru olur. Yani paran varsa sağlık hizmetlerinden yararlanabilirsin; paran yoksa sürünürsün.
Sayın Bakan’ın “sağlıkta dönüşüm” adını verdiği politikasının özü bu. SSK Hastanelerinin devri TBMM’den geçti; ardından SSK İlaç Fabrikası kapandı. Peki kime yaradı bu; özel hastanelere ve ilaç sektörüne. SSK İlaç Fabrikası’nın ürettiği aynı içerikli ilaçları işçiler şimdi dört-beş katı fiyatına alıyor.
Sayın Bakan, “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SS-GSS) Yasası”nı da TBMM’den geçirdi. Bu ne anlama geliyor? Koruyucu hizmetin unutulması ve tedavi hizmetinin baş tacı edilmesi; ilk basamak sağlık hizmetlerinde ekip çalışmasının yokedilmesi; hastanın ilk önce aile hekimi ile karşılaşması; hizmet sunumunda, kamu hastanelerinin ticaret yapmazlarsa eritilmesi; tedavi hizmetleri bütçesinin yersiz şişirilmesi anlamına geliyor.
Kısacası Sayın Bakan’ın “sağlıkta dönüşüm” adıyla önümüze sürdüğü yapının felsefesi, “sağlık herkesin hakkıdır” felsefesini savunanların görüşüyle taban tabana zıttır. Bir başka deyişle, Sn.Bakan, Prof.Dr.Nusret H.Fişek’in Türkiye’de yerleştirmek için yaşamını adadığı Toplum Hekimliği felsefesiyle taban tabana zıt bir görüşü savunmaktadır ve asıl amacı “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası”nı tamamen ortadan kaldırmaktır. Türkiye’nin her yerinde, parası olanın olmayanın ulaşabildiği, “herkese sağlık” ülküsüyle çalışan sağlık ocakları kapatılarak; insanlar, aile hekimi-özel hastane zinciri tuzağına düşürülmek istenmektedir. Hastaların sırtından para kazanmayı kurgulayan bu sistem, kolayca önlenebilecek bir çok hastalığı da gözardı etmek zorundadır. İlkesi “ne kadar çok hasta, o kadar çok para”dır.
Bu nedenle Prof.Dr.Nusret H.Fişek, genel sağlık sigortasının önde gelen karşıtlarındandı. Nusret Hoca, iyi bir öğretmendi. Öğrencilerine, kendi fikirlerini empoze etmezdi. Dünyayı tüm zenginliğiyle kavramalarını, karşıt fikirleri de tanımalarını önemserdi. İşte Sağlık Bakanı’nın konuşmalarında sık sık Nusret H.Fişek’ten aktardığı cümlede geçen “aile hekimliği” sözcüğü bir benimsemenin değil, başka bir modeli de tanıtma amacıyla yazılmıştır.
Sayın Bakan’ın alıntı yaptığı cümle, “Sağlık Hizmetlerinde Örgütlenme” başlıklı 7.Bölümün içinde yer alıyor. Bu bölüm, sırasıyla, “İlkeler” ve “Modeller” alt başlıklarını içermektedir. İlkeler bölümünde: “Herkese sağlık”, hizmetin aşağıdan yukarıya örgütlenmesi”, “ülke olanaklarına göre model seçimi”, “koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması”, “hizmetin bir ekip çalışmasıyla yürütülmesi”, “sağlık çalışanlarının hizmet sunumu ve denetiminin içiçe planlanıp uygulanması”, “sağlık hizmetinin halkın kullanabileceği biçimde sunulması”nı içermektedir. Nusret Fişek, “İlkeler” bölümünün başında şöyle yazmaktadır :
“Sağlık hizmetlerini örgütlemede gözönüne alınacak ilkeler bir ülkenin sosyal güvenlik politikasına bağlıdır. Şayet sosyal politika, ‘gücü yetenin sağlık hizmetini satın alması’nı öngörüyor ve herkese tedavi hizmeti sunmanın bir kamu hizmeti olmadığı merkezinde ise, böyle bir ülkede sağlık hizmetlerini örgütleme diye bir sorun düşünülemez. Bu ülkelerde hekim, sağlık personeli, tesis ve hizmet dağılımı, serbest piyasa kurallarına göre, kendiliğinden oluşur. Zamanımızda böyle bir düzeni özleyenler var ise de, hekimliğin en liberal olduğu A.B.D.’de bile örgütlenme sorunu ve çabası vardır.” (s.113) Nusret Hoca, kitabında, “saf serbest piyasa” yaklaşımını da anlatıyor. Yani Sn.Bakanın şu anda yaşama geçirmeye çalıştığı uygulama. Acaba, Sn.Bakan neden bu yazılanlardan hiç söz etmiyor.
Fişek Hoca devam ediyor : “İlkeler” alt-bölümünü, izleyen alt-bölüm “modeller”dir. Nusret Fişek, bu kez dünyada gözlenen modelleri, “tedavi hizmetleri”, “ilk basamak hasta bakımı”, “sağlık merkezi ve hastane poliklinikleri”, “ikinci basamak hasta bakımı”, “laboratuvar hizmetleri” başlıkları altında incelemektedir. İlk basamak hasta bakımında ise, eldeki seçenekleri, “serbest hekimlik yapan genel pratisyen”, “tek başına çalışan uzman hekim”, “grup halinde çalışan hekimlerin kurduğu poliklinik”, “kamu sektörü kurumlarının yönettiği sağlık merkezi, dispanser veya hastane polikliniklerinde çalışan hekim” olarak sıralamaktadır. Dünyada gözlenen modellerden biri olan “tek başına çalışan hekim” ise Nusret Fişek’in “Halk Sağlığına Giriş” adlı ders kitabında şöyle anlatılmaktadır :
“Tek başına çalışan hekim muayenehanesinde veya hastaların evinde, hastalarını muayene ve tedavi eden hekimdir. Bu tip hekimler batı ülkelerinde genellikle belirli kişilerin hekimleridir. Bu kimselere hasta oldukları zaman bakarlar. Hasta hekim ilişkisinin bu biçim oluşumu nedeni, halkın geleneğidir. Kişiler kendisine bir aile hekimi veya en azından bir hekim seçme ve hastalandığı zaman ona başvurma eğilimindedirler” (s.119)
Bu yazılanlardan, Nusret Hoca’nın aile hekimliğini savunduğu sonucunu, Sn.Bakan’ın nasıl çıkardığını, -eğer başka amacı yoksa- anlamak olanaksız. Toplum hekimliği felsefesine şu an yapılanların, ters düştüğünü Sn.Bakan bilmiyor mu?!
Bakan ünvanının hemen yanında “Prof.Dr.” ünvanını da kullandığına göre, biliyor. Peki öyleyse kendisine karşı çıkan sağlıkçılara ve politikacılara neden “Arkadaşlar 1985 yılında Nusret Hoca’nın yazdığı Halk Sağlığına Giriş kitabına baksınlar” diyor. Neden yaptıklarının yanlış olmadığını kendisine ve başkalarına inandırmak için şu anda hayatta olmayan bu değerli bilim adamının söylediklerini ve yazdıklarını çarpıtarak kendisine destek gibi gösteriyor?!
“Prof.Dr.Nusret H.Fişek, aile hekimliğini savunuyordu” derken, şu sorunun sorulabileceğini bilmiyor muydu: “Nusret Hoca, madem aile hekimliğini savunuyordu; neden, o sistemi değil de sağlık ocaklarını ve Sosyalizasyon Yasası’nı kurguladı ve yaşama geçirdi?”
Sayın Sağlık Bakanı, politikacı kimliğinin yanı sıra bilimsel kimliğini korumalı; kitaptan aldığı bir cümlenin önünü arkasını okumalı; Prof.Dr.Nusret H.Fişek’i, kitabının bütünü ve tüm eserleri içinde değerlendirmelidir. Bunu yapmazsa, artık aramızda olmadığı için kendisine cevap veremeyen Prof.Dr.Nusret H.Fişek’e büyük haksızlık yapmış olacaktır.
Türkiye’de toplum hekimliğinin kurucusu, genel sağlık sigortası ve aile hekimliğinin önde gelen karşıtlarından, sağlıkta sosyalleşmenin ve nüfus planlaması yasalarının mimarı, “herkese sağlık “ ülküsünün önde gelen savaşçısı Prof.Dr.Nusret H.Fişek ve onun yetiştirdiği öğrencileri olarak bizler, Sayın Sağlık Bakanı’nı, bu haksızlığı sürdürmekten vazgeçmeye çağırıyoruz. Sayın Bakanı, Prof.Dr.Nusret H.Fişek’in “Halk Sağlığına Giriş” kitabını okumaya davet ediyoruz.
İlk Yayın :”Sayın Sağlık Bakanı Bunu Hep Yapıyor”, Çalışma Ortamı Dergisi -Vakıf Haberleri- Temmuz- Ağustos 2009, Sayı:105