Onur Çalı
“Doğan ölür” derler. Hepimiz öleceğiz, kesin bilgi. Öldükten sonra başımıza neler geleceği konusunda ise net bir bilgimiz yok. Buna dair çeşitli inanışlar var ama bir netlik yok. Öte dünyaya ait inanışlar, genellikle ödül-ceza sistemine dayalı. Bu dünyada iyi işler yapanların, iyi ve doğru olanların mükafatlandırılacağı, tersi durumda olanların ise cezalandırılacağı üzerine kurulu öte dünya inanışları. Bilinmez. Bilinebilir olan şu: Öldükten sonra eğer gerçekten iyi işler yapıp doğru düzgün bir insan yaşamı sürdürdüyseniz arkanızdan iyi konuşulur, iyi anılırsınız. Belki de cennet cennet dedikleri budur.
Akşamüstü, iş çıkışında gittiğim Çağdaş Sanatlar Merkezindeki Gürhan Fişek anmasını izlerken bunlar geçti kafamdan.
Gürhan Fişek’in neler yaptığını, insanlara nasıl iyilikle dokunduğunu dinledim. Gördüm hatta. Sunucu, Gürhan Fişek’in doğum günü olduğunu söyledi. Bir salon dolusu insan sevgilerini gönderdi Gürhan hocaya. Ne büyük mutluluk!
Gürhan Fişek vefat edeli bir seneyi geçti. “Gürhan Fişek’in İzinde Ortak Emek ve Ortak Eylem” adlı bir kitap yayımlanmış. Gürhan hocanın, sağlığında dert edinip emek verdiği alanlarda (işçi sağlığı, iş güvenliği, çocuk işçilik) yazılmış makalelerden oluşuyor kitap. Anma sırasında kürsüye gelip konuşan, bu kitabı yayına hazırlayanlardan biri olan Taner Akpınar, kitabın üstünde “Prof. Dr. Gürhan Fişek’e Armağan” yazdığını ama aslında durumun tam tersi olduğunu söyledi, “Gürhan hoca bize verdikleriyle bu kitabı bize armağan etmiş oldu aslında” dedi.
Ne demeli: İyi ki yaşamışsın Gürhan Fişek! Nice yıllara!
Onur Çalı