Neden İşsizlik Önlenmelidir?

Sn.Rahime Algül’ün Dikkatine
Ekonomik Denge Dergisi 03.04.1998
Faks. 427 58 64
Gönderen : Doç.Dr.A.Gürhan Fişek (Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi)
Tel ve faks. 354 24 73

“Çalışma”nın bir insan hakkı olarak benimsenmesi ne kadar yerindeyse, insan haklarını bir bütün olarak ele almak o denli gereklidir. Her sorun çok yönlüdür ve birden fazla “insan hakkı” ile ilgilidir.

Bunun en somut örneklerinden birine “işsizlikle savaşım” sırasında karşılaşılır.

  • Bir toplumda işsizlik varsa, çalışmakta olanların da iş güvenceleri düşük olur. Çünkü işyerinin kapısına yığılan ve daha yetersiz koşullarda da o işi yapmaya razı olan yığınlar varken, “iş”i olanlar rahat edemezler.
  • Bir toplumda işsizlik varsa, sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışmayı sağlayamazsınız. Çünkü, çalışma ortamının iyileştirilmesi çabaları, gönlünce bunu yapmak isteyen ve istemeyen işverenler arasında rekabet eşitsizliğine yol açar. Güvencesiz işçilerin de, koşulları düzeltme konusunda baskı yapmaları beklenemez.
  • Bir toplumda işsizlik varsa, hak arama özgürlüğü, sendikal hak ve özgürlükler yeterince kullanılamaz. Çünkü, sendikaların varlığını istemeyenlerin önünde değişik kaynaklardan işçi bulma seçeneği vardır. Bu değişik kaynaklar arasında çocuk işçiler de sayılmalıdır.
  • Bir toplumda işsizlik varsa, çocuklar ve anneleri, babalarına-eşlerine oranla daha kolay iş bulurlar. Ancak buldukları işleri, seçmek ve beğenmek gibi özgürlükleri yoktur. Dolayısıyla, “baba-eş”lerinin işsizliği, kadınların ve çocukların, kötü koşullarda çalıştırılmalarının ve sağlıklarının bozulmasının da önemli bir nedenini oluşturur. Çocukların meslek eğitimini tamamlamadan kestirmeden çalışma yaşamına girmesi, emeğinin nitelik düzeyini de düşüreceği için, ileride, bu kez kendi işsizliğinin gerekçelerinden birini oluşturur.
  • Bir toplumda işsizlik varsa, özürlülerin çalıştırılmaları ve böylece toplumun ekonomik ve sosyal yaşantısı ile bütünleştirilmeleri lüks olarak görülmeye başlanır. Onların günlük hayatta karşılaşacakları güçlüklerin faturası ağır gelmeye başlar ve özürlüler “ev”lerine hapsolurlar.
  • Bir toplumda işsizlik var ve bir sorun olarak devam ediyorsa, sosyal devlet (ve sosyal güvence) yok demektir. Bu da bireyler arasındaki güvenin ve dayanışmanın ortadan kalkmasına yol açar. Uzayan ve derinleşen bu iletişimsizlik, tüm sosyal güvenlik sisteminin de en büyük tehdidini oluşturur.

Bütün bunlar, işsizlikle savaşımın, yalnızca işsizlerin değil, toplumun tümünün, ivedilikli görevi olduğunu ortaya koymaktadır.