Meslek Hastalıkları

HEDEF

Üretim sürecinde kullanılan hammadde, ara-ürün, son-ürün veya üretimde kullanılan teknikler vb. işyerikaynaklı tehlikelerin sonucunda ortaya çıkan hastalıklara meslek hastalıkları denir. İşçi toplumunda yapılan araştırmalarda, buna benzer bir tanımı elde etme olanağı %20 yöresinde-dir. Buna karşın “iş kazası nedir?” diye sorulduğunda, doğru yanıt alma olasılığı %95’lere yükselmektedir.

Bunun nedenlerini meslek hastalıklarının gözden kaçan ve gözden kaçırılan özelliklerinde aramak
gerekmektedir.

Meslek hastalıkları gözden kaçmaktadır. Çünkü, bir hastaya meslek hastalığı tanısı konulabilmesi için önceden şu adımların atılmış olması gereklidir.

  1. Çalıştığı işin ve işyeri ortamının tüm sağlık güvenlik tehlikeleri ile birlikte ve nesnel ölçütler kullanılarak tanımlaması yapılmış olmalıdır.
  2. İşçinin, iş tanımı yapılmış ve bu tanıma uygun işin dışında çalıştırılmamakta olmalıdır.
  3. İşçinin meslek tarihçesi (öyküsü), diğer bir deyimle o güne kadar girip çıktığı işler ve karşı karşıya kaldığı sağlık güvenlik tehlikelerinin bir dökümü, yapılmış olmalıdır.
  4. Bir hekim, bu verilerle birlikte, karşısına gelen hastanın belirtilerini de gözönüne alarak, o anki durumun bir meslek hastalığına uyup uymadığını düşünmelidir.
  5. Eğer hekim, meslek hastalığından kuşkulanmazsa, o meslek hastalığının tanısını kesin olarak koyduracak laboratuvar ölçümlerine ve diğer teknik olanaklara başvurmalıdır.
  6. Meslek hastalığı tanısı konulursa, hızla, bu işçinin yakın çalışma arkadaşları da, sözkonusu meslek hastalığı kuşkusu ile bir sağlık taramasından geçirilmelidir.

Bütün bu adımların atılabilmesi için, belirli düzeyde bilgi, deneyim ve teknik donanımla birlikte özel örgütlenmeler gerekmektedir. Ayrıca hekimin hastasına yeterli süreyi ayıramadığı bir ortamda; işyeri hekimi- hastahane hekimi iletişim ve işbirliğinin bulunmadığı bir çalışma düzeninde; bunların üstüne üstlük kayıt ve dosyalama gibi, hizmetin temelini oluşturan bir kurala uyulmazsa, meslek hastalıklarının gözden kaçmamasına şaşmak gerekir.

Öte yandan meslek hastalıklarının gözden kaçırılmasından yarar umanlar vardır. Bunlar, iş ilişkilerinde bilimsel ve çağdaş yaklaşımların yerine, günübirlik politikaları yeğ tutan bazı işverenlerdir. Ne yazık ki, üretimin kesintisiz ve artarak sürdürülmesinin önkoşullarından birinin, sağlıklı güvenli bir çalışma ortamı olduğu bu işverenler tarafından henüz, anlaşılamamıştır. Bu tutum, işçi sağlığı iş güvenliği konusunda olumlu tutum İçindeki diğer işverenlerin başarılarını da sınırlamakta ve aralarında rekabet eşitsizliği doğmasına
neden olmaktadırlar. Meslek hastalıklarının gözden kaçırılmasından yarar uman bir başka küme de, tedavi edici sağlık hizmetlerinin ve maluliyet sigortası ödemelerinin dışında bir dünyası olmayan bazı hekimler ile kamu yöneticileridir. Ne yazık ki, meslek hastalıklarının gözden kaçırılması bu iki kümenin beklentilerinin tam tersine, artan maliyetler ve verimsiz bir çalışma ortamı doğurmaktadır. Ve bunun hemen yanında, beklendiği gibi, toplumda acıyı, umutsuzluğu ve çalışma coşkusunda azalmayı körüklemektedir.

Buna karşın meslek hastalıklarının en önemli özelliği önlenebilir oluşudur. Uygun önlemler alındığında ve bunlar titizlikle izlendiğinde, meslek hastalıklarının görülmesine olanak yoktur. Bazı çevreler, “kaçınılmazlık”, “yazgı”, “dalgınlık” vb. bahanelerle, iş kazalarının tam olarak önlenemeyeceğini öne sürerler. Meslek hastalıkları için buna da olanak yoktur. Kim işçinin dalgınlık sonucu meslek hastalığına yakalandığından sözedebilir?

O halde bir yerde meslek hastalığının görülmesi, önlem almada ve hizmetin örgütlenmesinde bir eksiğin, diğer bir deyimle bir savsaklamanın ifadesidir.

Öte yandan meslek hastalıkları, ona yolaçan etmenin bulunduğu atölye çatısının altında çalışanlar arasında ayırım yapmaz. Hepsini etkiler. Bu topluluğa yönelik etki, onun iş kazalarına göre daha önemli bir toplum sorunu olmasını getirmektedir. O kadar ki, iş kazasına neden olabilecek olumsuz bir çalışma koşulundan etkilenme olasılığının %0,3 olduğu bilimsel olarak gösterilmişken; meslek hastalığına yakalanma olasılığı %100’dür.

Meslek hastalıklarının önlenmesinde, işçilere “dikkatli davran”, “dalgınlık yapma”, “hastalık geliyorum demez” gibi (iş kazalarında öne sürülen) uydurma öneriler getirmeye de olanak yoktur. Sistemde sürekli ve yinelenen hatalara dayanan meslek hastalıklarını önleyebilmek için, örgütlü, uzun erimli ve kalıcı mekanizmalar oluşturmaya dayanan bir çalışma gereklidir.

Bu özellikler, işyeri ortamını sağlıklı ve güvenli hale getirme uğraşında, başarılı bir sonuç alınmak isteniyorsa, ilk hedef olarak meslek hastalıklarını seçmenin daha gerçekçi olduğunu ortaya koymaktadır.

Meslek hastalıkları, iş kazalarından farklı olarak belirli bir zaman süreci içinde ortaya çıkarlar. Bu zaman süreci, birisi çalışma ortamında, öteki insanın vücudunda geçirilen iki ayrı evreden oluşur. İşte her iki evrede yapılan biyolojik ve çevresel ölçümlerle, sağlık muayeneleri bize meslek hastalığı tanısını erken dönemde koyabilmek için olanaklar sunar.

meslek-hastaliklari

Sözünü ettiğimiz her iki evreyi de içine alan ve meslek hastalıklarının ortaya çıkışında 5 önemli köşetaşı vardır:

  1. Sağlık zararına yolaçan etmenin belirlenmesi.
  2. Kişinin işyeri ortamındaki bu etmenle karşılaşması.
  3. Hastalık belirtilerinin görülmeye başlanması.
  4. Hastanın, bu belirtilerle hekime başvurması.
  5. Tedavi sonucu işyeri ortamına geri dönmesi.

Bu köşetaşlarının arasında yeralan zaman dilimleri üzerinde kısaltma yönünde uğraş verilmesi
gerekmektedir, Meslek hastalıklarına karşı ya da çalışma ortamının olumlu hale getirilmesine yönelik uğraş, sözkonusu her; zaman diliminde birbirinden farklıdır ve farklı meslek gruplarını ilgilendirmektedir.

1 -2. Sağlık zararına yolaçan etmenin belirmesi eğer bir kaza sonucu değilse, işletmeye geçmeden önce ve üretimi planlayanlarca bilinmelidir, Tasarım aşamasında alınacak önlemlerle sağlık zararına yolaçabilecek bir etmenin, çalışan kişiyle karşılaşmasının önüne geçilebilir. Öte yandan bu sonuç beklenmeyen ve kaza sonucu beliren bir sonuçsa, çalışanlar işbaşı yapmadan veya yaptıktan hemen sonra gerçekleştirilecek ölçümlerle saptanıp, temas kesilebilir.

2-3. Kişinin işyeri ortamında bulunan ve sağlığını bozan etmenle karşılaşmasından sonra, vücudunda bir süreç başlar. Bu süreç, meslek hastalığı belirtilerinin yüze çıkmasıyla sonuçlanacaktır. Ancak yüze çıkmadan önce, yapılan sağlık muayeneleri ve biyolojik ölçümlerle, erken tanı konulabilir. Dolayısıyla, çalışanın sağlık zararı kendisinin bile farkedemeyeceği bir noktada önlenir ve olanağı varsa tedavi edilir.

3-4. Hastalık belirtileri görülmeye başladıktan sonra, olması gereken, hastanın en kısa süre içinde hekime başvurmasıdır. Bunun gerçekleşebilmesi İçin, hastanın bu belirtilerinin anlamı ve önemi konusunda bilgilendirilmiş olması gerekir. Yoksa, kişi bilgisiz ve kendi haline bırakılırsa, belki de hekime başvurduğunda genç kalmış olabilecektir.

4-5. Hastanın hekime başvurmasından ve konulan tanının gereği olan tedavi verilmesinden sonra, ne
olacaktır? Çalışan kişi, hastalanmadan önceki işi İie olan uyumunu yitirmiş olabilir. Bu durumda, kendisinin işbaşı yapmasına izin verilmez. Ya da iş-işçi uyumu yitirilmemişse, işbaşı yapmasına olanak verilir. Her iki durumda da, İşyeri çalışma koşullarının sağlığı bozucu niteliğinin giderilmesi gerekmektedir, Bu aynı kişinin yeniden, ya da yerine gelenin ve yakın çalışma arkadaşlarının aynı hastalığa yakalanmaması için zorunludur.

Demek ki, bir işçinin meslek hastalığına yakalandığının anlaşılması, yakın iş çevresi için de bir erken tanı oluşturuyor.

Bu erken tanı, yalnızca, o işyerinde çalışanlar için değil, aynı zamanda çevrede yaşayan ya da çalışanlar İçin de geçerlidir. Çünkü işyeri atıklarının kirlettiği çevrede yaşayanlarda da, işçilere özgü bu hastalıklar görülmeye başlanmıştır. Onun İçin, meslek hastalıkları, yalnızca o meslekte çalışanların hastalığı olmaktan çıkıp, çevresel bir tehlikeye dönüşmektedir.
Önlemler alınmadıkça, çevre çeşitli atıklarla kirletilmiş hale getirildikçe ve doğal dengesi bozuldukça, bu hastalıkların “çevre ve meslek hastalıkları’ olarak anılma süreci de hızlanacaktır. Bunların önüne geçmeyi hedefleyen çabalara da daha geniş bir toplumsal katılım olacaktır.

Bütün meslek hastalıkları bu kalıplara uyar. Dolayısıyla yapılacaklar ve bilinmesi gerekenler son derece basittir. Meslek hastalıklarının sayısının çok fazla oluşu, her gün üretime katılan yeni yeni kimyasal maddelerle ve yeni teknolojik buluşlarla sayılarının kabarıyor oluşu bu gerçeği değiştirmez. İlk karşılaşana çok karmaşık, bilinemez ve öğrenilemez gelen bu konu, basit ve ortak bazı kurallar ile her meslekten insanın önüne duru bir biçimde ve tüm boyutları ile konulabiliyor.

Yeter ki, öğrenmeye ve önlemeye niyet edelim.

İlk Yayın : “Meslek Hastalıkları” – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Sağlık Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Yayını, Eylül-Ekim 1992, Sayı 4.