Konfeksiyon Sanayiinde İş Sağlığı Güvenliği Sorunlarına Genel Bakış
Konfeksiyon sanayii, Türkiye’nin düşük maliyet ve sağlıksız çalışma koşulları ile dünya pazarında rekabet şansı elde ettiği ender alanlardan biri. Onun için de, tartışmaların ve çatışmaların odak noktasında.
Konfeksiyon sanayiinde sağlık sorunlarını ortaya koyabilmek için ilk bakmamız gereken veriler, iş kazası ve meslek hastalığı istatistikleri.
İş kazası ve meslek hastalıkları verileri :
Konfeksiyon sanayii, “Giyecek ve Hazır Dokuma Sanayii” işkolu başlığı altında yer almaktadır.
- İş kazaları (2003 Yılı SSK İstatistik Yıllığı) :
- 793 kadın 1128 erkek kazaya uğramıştır.
- Tüm iş kazalarının kadınlarda 17.8% erkeklerde 1.6% ve toplamda 2.5% sini oluşturmaktadır.
- Hata kaynakları : Kayıt dışı çalışmalar ya da iş kazalarının SSK’ya bildirilmemesiyle oluşan eksiklikler; kaza tanımından kaynaklanan fazlalıklar.
- 4 kadın 9 erkek sürekli işgöremez olmuştur.
- Tüm sürekli işgöremezliklerin kadınlarda 8.5% erkeklerde 0.6% ve toplamda 0.9% sını oluşturmaktadır.
- 5 kadın 7 erkek iş kazası sonucu ölmüştür.
- Tüm iş kazası sonucu ölümlerin kadınlarda 33.3% erkeklerde 0.9% ve toplamda 1.5% ini oluşturmaktadır.
- İş kazası istatistikleri içerisinde en sağlıklı olanları ölüm istatistikleridir.
- Kadınlarda 3 ölümle gıda sanayii, 2 ölümle dokuma sanayii işkolları izlemektedir.
- Yorum : Kayıt dışı çalışanların ve sektörde daha düşük nitelikli işlerin kadınlar tarafından yapılması gözönünde tutulursa, kadınların çok daha büyük oranlarda kazaya uğradığı ortaya çıkar. Bu sektörde yürütülecek çalışmalarda kadınların sağlık ve güvenliğinin, büyüteç altına alınmasına daha büyük önem verilmesi gerektiğini ortaya koyar. Bu aynı zamanda, işyeri çevresine yönelik önlemleri kapsayacağı için erkek çalışanlara da yarar sağlayacaktır.
- 793 kadın 1128 erkek kazaya uğramıştır.
- Meslek hastalıkları :
- 3 kadın 6 erkek meslek hastalığına yakalanmıştır.
- Tüm meslek hastalıklarının kadınlarda 100.0% erkeklerde 1.4% ve toplamda 6.2% sini oluşturmaktadır.
- Hata kaynakları : Kayıt dışı çalışmalar ya da meslek hastalıklarının gözden kaçırılmasından oluşan eksiklikler.
- Saptama zorlukları : Laboratuvar ve uzman olanaklarının sınırlılığı; doktorların bilgi eksiklikleri; sistematik arama faaliyetlerinin olmaması; toplumda bilinç eksikliği; işverenlerin gözden kaçırma çabaları.
- 2 kadın 0 erkek sürekli işgöremez olmuştur.
- Tüm sürekli işgöremezlikle sonuçlanan meslek hastalıkları arasında, kadınlarda 100.0% ünü oluşturmakta; erkeklerde bu işkolunda bu nedenle sürekli işgöremez olan yoktur.
- Meslek hastalığı sonucu ölüm yoktur.
- Yorum : Meslek hastalıklarına yakalanma bir olasılık sorunu değildir. Zararlı etmen tüm işçileri etkiler. Kimse, “bana bir şey olmaz” kolaycılığının arkasına sığınamaz. Dolayısıyla alınan önlem tüm çalışanlar içindir. Gözden kaçanlar ve gözden kaçırılanları; buna yol açan kaynağa yakınlık ya da uzaklığı düşündüğümüz zaman neredeyse tüm konfeksiyon sanayii meslek hastalığı riski altındadır. Bu bakımdan çalışmalarda öncelikli eylem olanı olarak seçilmesi yerinde olur.
- 3 kadın 6 erkek meslek hastalığına yakalanmıştır.
“Ölümle sonuçlanan iş kazaları” mutlaka kayda geçirildiği için, kayıt dışı da çalışsa mutlaka saptanacak olan olgulardır. Bundan ötürü ölüm istatistikleri doğru ve sağlıklıdır. Buradan hareketle olması gereken iş kazası sayısına erişmeye çalışacağız:
Tehlikeli bir durum ya da davranış karşısında kazaya uğrama olasılığı 1/300’dür. Bu kaza sonucu yaralanma olasılığı 1/3000; bu kaza sonucu ağır ve kalıcı sonuçların ortaya çıkması olasılığı 1/30.000; ölüm olasılığı ise 1/300.000’dir. Görüldüğü gibi kaza, yaralanma ve ölüm 10’ar kat artmaktadır. Her 1000 sıradan kazadan birinin ölümle sonuçlanacağı tahmin edilmektedir.
İş kazası sonucu hazır giyim sektöründe, 5 kadın ölümü gerçekleştiğine göre, gerçek sayının 5.000; 7 erkek ölümü gerçekleştiğine göre, gerçek sayının 7.000 olması gerekir. Toplamda 12.000 konfeksiyon işçisinin kazaya uğramış olması beklenebilecekken; bu sayı 1.921’dir; bu beklenen sayının %16’sıdır. Konfeksiyon alanındaki kayıt dışının boyutları bu denli yüksektir.
Konfeksiyon sanayiinin sorunlarını incelerken, bu verilere zaman zaman aktarma yapacağız. Şimdi konfeksiyon sanayiinde işçilerin sağlığın tehlikeye sokan sorunları tek tek inceleyelim.
Konfeksiyon Sanayiinde Sorunlar :
- Yoksunlukların yaygın bir sorun oluşu : Yoksulluğu, 3 temel ölçüt ile tanımlıyoruz. Bunlar, gelire, sağlığa ve eğitime erişimdir. Ülkemizde bu yoksunlukların yaygın oluşu, konfeksiyon sanayiinde çalışanların çalışma sürelerinin artmasına, eğitim düzeylerinin düşmesine, sağlık yakınmalarının da çoğalmasına neden olmaktadır.
- Kayıt dışı çalışmanın yaygınlığı : Hazır giyim sektörü, kayıt dışı çalışmanın en yaygın olduğu sektörlerden biridir. Kadın ve çocuk emeğinin yoğunluğu, sigortasızlığın sıradanlığı, aşırı çalışmanın yaygınlığı, sendikasızlık vb hep bu toplum-dışı davranışın halkalarıdır. İnsanların hem toplumlar halinde yaşaması ve hem de toplum yaşantısı ile bağdaşmayan kayıt-dışı (görünmezlik) kılıfı aramaları şaşırtıcıdır. Kayıt dışını yaratan ve besleyenlerin, hukuksal anlaşmazlıkları mahkemelerde çözmelerine olanak olmamasının (çünkü kayıt yok) yine toplumca hoş karşılanmayan mekanizmaları geliştirdiği (mafya vb) unutulmamalıdır.
- Örgütsüzlüğün ve sendikasızlığın yaygınlığı : Düşük ücretin, sigortasızlığın ve kayıt dışılığın sürdürülebilmesi için uysal ve yalnızlaştırılmış emeğe gereksinme vardır. Bunun için de sendikasızlığın sürdürülmesi gerekmektedir. Gerçekten de hazır giyim sektörüne bakıldığında, sendikaların oldukça zayıf olduğu görülür. Çok uluslu şirketlerin, iş verdikleri firmalarda aradıkları çalışma standartları içerisinde, en az ağırlık verdikleri konu da işçilerin sendikalaşmasındaki engellerin kaldırılmasıdır.
- Sosyal sigortaların kamburu olarak bakmakla yükümlü olunanlar : Yasalarımız sigortalı olan kişinin, “bakmakla yükümlü oldukları”nın da sigorta sistemine katılmasını ve nimetlerinden yararlanmasını öngörmektedir. Kimdir bu, sigortalının “bakmakla yükümlü oldukları” ? Karısı, çocukları ve annesi-babası. SSK kayıtları, 1 sigortalı aracılığı ile 8 kişinin sisteme katıldığını belirtmektedir. Buna göre, pasif sigortalı olarak niteleyeceğimiz 7 kişinin bundan böyle sigortalı bir işte çalışmasına gerek yoktur; çünkü zaten sigortanın “kısa vade”li hizmetlerinden yararlanmaktadır. İşte kayıtdışının en önemli kaynaklarından biri de budur.
- Genç-kız ve çocuklu-kadın çalışan sayısındaki fazlalık : Konfeksiyon sanayiinde çalışan kadınların yaş dağılımına baktığımızda, yeni evlenen ve yeni çocuk sahibi olanların sektörden çekildiğini görürüz. Bu saptama, şu olguyu ortaya koymaktadır. Ucuz ve uysal genç kız emeğinden yararlanmayı bilen toplum, onlara evlenince evinin kadını olması gerektiğini enjekte etmektedir. Ama yaşamın gerçeği, bir kaç çocuk sahibi olduktan sonra olanca çıplaklığıyla kadının yüzüne çarpılmaktadır: Ya kocasının geliri geçinmeye yetmemiş, ya da kocası hayırsız çıkmıştır. Çocuklu kadınlar, tekrar çalışma yaşamına dönmeye başlamıştır. Ama o, başlangıçta çalışmaması düşünüldüğü için, meslek öğrenmemiş, kendini çalışma yaşamının nitelikli ögeleri arasına sokmayı düşünmemiştir. Çocuklu-kadın olarak geri döndüğünde, artık o niteliksiz bir işçidir; daha sıradan işleri yapmakta ve daha düşük ücret almaktadır. Konfeksiyon sanayiinde, kadınların ortalama ücretlerinin erkeklere oranla düşüklüğünün önemli bir nedeni de “emeğin niteliği”ndeki bu farktır.
- Meslek hastalıklarının tanımlanamaması : Gürültü, toz ve kas-iskelet sistemindeki bozukluklar, konfeksiyon sektörünün önde gelen mesleksel riskleridir. Sektörün ülkedeki yaygınlığı ve saydığımız mesleksel tehlikelerin bir fabrikada etkilediği nüfus düşünüldüğünde, bir yılda yalnızca 3 kadının meslek hastalığına yakalanmış olması, inanılacak gibi değildir. Zaten yapılan küçük ölçekli araştırmalar bile bunun gerçeği yansıtmadığını ortaya koymaktadır ( )
- Denetimdeki yetmezlikler ve rekabet eşitsizliği : Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş teftişlerine gelen eleştirilerden biri de, eldeki dosyalara göre program yapması, çat-kapı (re’sen) denetimlerine hoş bakmamasıdır. Bu kayıt dışılığın yaygın olduğu konfeksiyon sektöründe, bir çok işyerinin denetim dışı kalmasına yol açmaktadır. Kaldı ki, tüm kayıtlı işyerlerinin ancak %5’ine ulaşabildiğini kabul eden bu Bakanlığın, etkin bir yaptırım uygulayabilmesi de zordur. Bu koşullarda etkin ve yaptırımcı bir denetim yapılması, rekabet eşitsizliğinin körüklenmesi, yüksek çalışma standardını benimseyen işyerlerinin cezalandırılması (dezavantajlı konuma düşürülmesi) anlamına gelir.
- Rekabet etme araçlarındaki kısırlık : Türkiye’deki konfeksiyon sanayii, bu alandaki üstünlüğünü, ucuz emeğe ve kayıtdışılığa dayandırmaktadır. Hiç kuşkusuz bunu daha da insafsızca yapan ülkeler çıktığı zaman (bugün için Çin), bu rekabet avantajı elden alınmaktadır. Halbuki çağdaş çalışma düzenlerinde, rekabet, yeni buluşlar, yaratıcılığın arttırılması ve verimliliğin yükseltilmesi yoluyla sağlanır. Çalışanların devamsızlığına yol açacak sağlık-güvenlik-çevre tehlikelerinin ortadan kaldırılması önerilir. Sorunların yalnızca tek kişinin kararı ile değil, ortak akıl ve sosyal diyalog ile çözülmesi öngörülür.
- Sorunlarla başetme konusunda toplumdaki yetmezlikler : Azgelişmiş ülkeler ile gelişmiş ülkeler; çok-görmüş insan ile deneyimsiz arasındaki fark, karşılaştığı sorunu çözme becerisinde ortaya çıkmaktadır. Onun için, dünyanın her tarafında görülebilecek bir sorun, azgelişmiş ülkelerde kangrene dönüşebilmektedir. Örneğin, çocuk emeği, şiddet, işsizlik vb.
- Çocuk emeği ve beyin göçü : Çocuk emeğinden yararlanmak, konfeksiyon sanayiinin sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biridir. Toplumun yoksulluğunun çaresi olarak gördüğü, çocuğun “bireysel kurtuluş”u için başka bir çıkış bulamaması da bu sorunun derinleşmesine neden olmaktadır. Çocuğun yeri okuludur; çocuğun boş zamanları da eğitiminin bir parçası. Ama gününü kurtarmaya, geleceğini kurmaya çalışan çocuğun karşısına “sıcak para” ve “harcamasız meslek edinme” seçenekleri çıkarılmaktadır. Çocuk haklarına aykırı yaşama koşulları, çocuk haklarına aykırı bir uygulama ile çözüme zorlanmaktadır. Hazır giyim sektörünün düşük ücretli ve uysal emek arayışına böyle yanıt bulması, rekabet eşitsizliğini de “erdemsiz” üretimi de beraberinde getirmekte ve büyük tepki çekmektedir.
Beyin göçü de, tıpkı çocuk emeği gibi, gelecek kaygısı içinde olan gençlerin (bu kez eğitim almış, nitelik kazanmış) bir bireysel kurtuluş arayışıdır. Kendisine olanak sunulmayan ya da yetersiz olanaklarla körelmeye itilen gençlerin, kendi toplumundan (kök-ülke) umudunu kestiğinin ilanıdır. Ama beyin göçü, bir çok zararının yanında, yeni iş alanları açacak, sorunlarla başetmede yaratıcı çözümler üretecek ve sürdürülen “karabasana” isyan edecek bir kesimi ülkeden uzaklaştırmaktadır. Bundan düzen-yanlıları o kadar mutludur ki, göçmüş beyinlerin, oradaki çalışmalarını ülkeye aktarmalarına, göç alan ve kök ülke arasında köprüler kurulmasına bile sıcak bakmamaktadırlar. Hem ülkelerini ve hem de göçmüş beyinlerini kendi yazgılarına mahkum etmektedirler.
Çözüm ortadadır. Ortaya koyduğumuz son sorundan başlayarak yaratıcı çözümlerle müdahale programları geliştirmek…
10. Beyin göçünden beyin gücüne…
9. Çocukların sağlıklı güvenli ortamlarda meslek eğitimi almaları…
8. Verimliliğin arttırılması için sosyal diyaloğun geliştirilmesi…
7. Hazır giyim sektöründe iş sağlığı güvenliği koşullarının geliştirilmesi ve denetimlerin etkinleştirilebilmesi için, kamu ve kamu-dışı denetimlerin güçlendirilmesi…
6. Meslek hastalıklarının gözden kaçması ya da kaçırılmasını önlemek için toplumun ve ilgili kesimlerin aydınlatılması; sahiplenmenin geliştirilmesi…
5. Genç kızların çalışma yaşamına katılımlarının özendirilmesi, meslek eğitimi görmelerinin sağlanması ve evlendikten sonra da mesleklerini sürdürmeleri için gerekli özgüven ve birey olma bilincinin yerleştirilmesi …
4.
a) Sosyal Sigortalar Kurumu ve diğer sosyal güvenlik kuruluşlarının daha etkin çalışabilmesi için, onların prim yatıranların malı olduğu ve onlar tarafından yönetilmesi gerektiği düşüncesinin işlenmesi…
b) Herkesin birey olarak bir sosyal güvenlik numarası olması ve bir başkasının
bakmakla yükümlü olduğu bir kişi olarak sayılmaması için düzenlemeler
yapılması…
3. Örgütlenme özgürlüğü ve sendikalaşma, insanların haklarını tek başına arayamamalarından ve güçsüz olmalarından kaynaklanmıştır. Güçlü olmak istemeyecek, ezilmekten hoşlanan tek bir insan olamaz. Ama korkutmalar ve sindirmeler onu örgütsüz ve sendikasız bırakabilir. Ancak bu da, onun tüm yeteneklerini, insanca özelliklerini ve enerjisini ortaya koymasını önler. Robot değil de insan çalıştırmak isteyenler, onun “korku” ve “kaygı”lardan arınmasını sağlayabilmek için, hak arama ve örgütlenme özgürlüğünü tanımak zorundadır.
2. Kayıt dışı çalışma ile her planda mücadele edilmelidir. Çünkü kayıt dışı yapılan her şey toplumun gözünden kaçırmaya, onun gücünü çalmaya eşdeğerdir. Sosyal destek isteniyorsa, insanlar birbirine yardımcı olmak istiyorsa, her şey kayıtlarda görülmeli, açık ve şeffaf olmalıdır.
1. Yoksunluklarla mücadele edilmelidir. İnsanca gelire, sağlık hizmetine ve eğitime herkes erişmelidir. Bunun yoksunluğunu yaşamamalıdır.
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ülküsü tüm bunları yerine getirmekten başka nasıl tanımlanabilir.
İlk Yayın : “Konfeksiyon Sanayiinde İş Sağlığı Güvenliği Sorunlarına Genel Bakış” – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Eylül Ekim 2004, Sayı 76.