İş Sağlığı Güvenliğinde Kurumsallaşma Herkesin Düşü

8. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlıkları ile ilgili olarak kurulan özel ihtisas komisyonlarına destek olan çalışma gruplarından biri de “iş sağlığı güvenliği” adını taşıyor.

Bu çalışma grubu, aynı alanda çalışan ve bir çok kez biraraya gelerek düşünce üretiminde bulunan “eski” kişileri, “yeni” katılımcılarla biraraya getirdi. Herkesin tek tek konuyla ilgili bakış açısını ve beklentilerini ortaya koyması kadar; “önümüzdeki dönemin ana ögesi”nin ne olduğuna ilişkin yanıtlan ile bunlar arasındaki benzerlikler de çok dikkat çekicidir.

İş sağlığı güvenliği alanında çalışanlar, yıllarca kendi görev alanında sürdürdükleri uğraşlarda, yalnızlığın ve anlaşılmamışlı-ğın sıkıntısını yaşıyorlar. Uğraşlarında, çok boyutlu bir konuyu, tek boyutlu müdahalelerle çözmeye çalışmanın çaresizliğini görüyorlar. Bu yetmezmiş gibi, sık değişen hükümetlerin keyfi uygulamalarıyla karşılaşıyorlar.

Aynı düşü paylaşan kişilerle biraraya gelmenin bir dayanışma ve güçbirliği oluşturacağını; bugüne değin atılamamış adımların da, gerçekleştirebileceğini düşünüyorlar.

İş sağlığı güvenliği, ülkemizde 80 yıldır ihmal edilmiş bir konu. Türkiye’nin “çağdaşlaşma” düşü içerisinde, kendisine, ya-sa-tüzüklerde yer bulmuş; ama yaşamın bîr parçası olamamış. Bu olgu, ülkemiz ekonomik yönden sınıf atladıkça, bilim ve teknolojinin basamaklarını tırmandıkça daha çok göze batıyor.

Bir çok göstergeyi önümüze koyduğumuzda şu sonuca varıyoruz. Türkiye ekonomik gelişmesine hiç de “uygun” düşme-yen bir “iş sağlığı güvenliği” düzeyine sahip.

İş sağlığı güvenliğindeki bu “uygunsuzluk” hiç de öyle hafife alınacak ve eskiden olduğu gibi uyutulacak bir konu değil. Çünkü ekonomik maliyette kuruşların, sosyal maliyette insan haklarının, kılı kırk yararcasına ölçüldüğü bir döneme yaşıyor dünyamız. Biz de o dünyanın ve pazarının bir parçası olmaya çalışıyoruz.

O zamanda iş sağlığı güvenliğindeki “düşük ve uygunsuz” düzeyimiz, “kol kırılır, yen içinde kalır” özdeyişinde olduğu gibi, gözardı edilemez. Eşitsiz rekabet koşulları söylemiyle, karşımıza dikilecek yedi düvele, “haksız bir savaşa” mı girişeceğiz?! İş sağlığı güvenliği yönünden uygunsuzluklarımızı giderebilmek için 8. BYKP özel ihtisas komisyonlarına sunulan raporu, yeni bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. Konuyla ilgili, işçi memur ve işveren sendikaları, ilgili kamu kuruluşları, meslek odaları, üniversite ve gönüllü kuruluş temsilcileri titiz bir çalışmayla bir rapor ortaya koymuşlar. Oy birliği ile hedefe “Çevresel, Mesleksel Sağlık ve Güvenliği Kurumu” kurulmasını yerleştirmişler.

Bu önemli ve kulak ardı edilemeyecek bir mesajdır. “Araba devrilmeden yol gösterenlere” kulak asmazsanız, size geçmişte yaşamınızı önerirler.

Sözünü ettiğimiz çalışma grubu raporunda, kurumsallaşma, durum-sorun-çözüm üçgeninde de sergileniyor (Bakınız Kutu No. 1)

Kısa erimde geçiş dönemi hazırlıklarını yapacak bir kurul, uzun erimde de özerk bir kurum düşleniyor. Bu düş şöyle anlatılıyor: “Ulusal Düzeyde Çevresel, Mesleksel Sağlık Güvenlik KURUMU : Siyasal otoriteden etkilenmeyen idari ve mail bakımdan özerk-işçi-işveren ve memur sendikaları, ilgili kamu kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler ve konula ilgili gönüllü örgütlerden seçimle gelen bir Genel Kurul’a karşı sorumlu, üst düzeyde ve ara kademelerde işçi-işveren-hükümet ve meslek odaları temsilcilerinin katılacağı yönetim kurullarınca, demokratik ve katılımcı yöntemlerle yönetilen bir KURUM’dur. Niteliklerine göre, yönetimsel ve işlevsel ağırlıklı olarak bu konuda şunlar biraraya getirilebilir:

  • Denetim Örgütü (İş müfettişleri)
  • Destek, İnceleme-Araştırma Hizmeti (İSGÜM ve Bölge Labaratuvarları)
  • Meslek Hastalıkları Hastaneleri ve Klinikleri
  • İşyeri İşçi Sağlığı İş Güvenliği Kurulları
  • İşyeri ve işyeri-ortak sağlık birimleri
  • Kurulacak uzmanlık kurulları
  • Yakın ve Orta Doğu Çalışma Enstitüsü (YODÇEM)

Tasarlanan Kurumun gelirleri SSK iş kazası ve meslek hastalıkları sigorta kolu fonlarındaki gelir fazlalarından ile kısmen hastalık sigortası fonlarından, işyerlerinin denetimi sonucu elde edilecek ceza gelirlerinden, destek hizmeti verecek tüm kuruluşların döner sermaye gelirlerinden ve genel bütçeden karşılanmalıdır.”

Bu alanda özerk kurum düşü yeni değil, 1978’de’ ve 1992’de” yeniden ortaya atılmış. Hemen kulaklarımda bir şarkı sözü canlanıyor:
Bu son olsun, bu son”.

KUTU NO. 1 Kurumsallaşma

DURUM
Çalışma yaşamının artan sorunlarının tek merkezden ve tek irade ile çözülmesi artık olanaksızlaşmıştır.

İş sağlığı güvenliği sorunlarının da devlet-işçi (ve memur) – işveren kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları ve gönüllü kuruluşların katkıları ile çözülmesi gerekiyorsa da, ülkemizde, bu konuda herhangi bir girişim ve oluşum bulunmamaktadır. Bu yoksunluk aynı zamanda, kurumlararası işbirliği ve eylem birlikteliklerinin de oluşturulmasını olanaksız kılmaktadır.

SORUN
İş sağlığı güvenliği konusunda, ilgili kurumlar arasında işbirliği ve eylem birlikteliği oluşturulamamaktadır.

ÖNERİ
Siyasal otoriteden etkilenmeyen, idari ve mali bakımdan özerk, işçi-memur-işveren sendikaları ile ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları ve ilgili gönüllü örgütlerin katılacağı, seçimle gelen bir genel kurula karşı sorumlu ve tarafların yönetiminde temsil edildiği, demokratik ve katılımcı yöntemlerle yönetilen “Ulusal Düzeyde Çevresel, Mesleksel Sağlık Güvenlik Kurumu” kurulmalıdır.

İlk Yayın : “İş Sağlığı Güvenliğinde Kurumsallaşma Herkesin Düşü” – – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Ocak-Şubat 2000, Sayı 48. Sayfa: 2-3


 

‘ Fişek A.G.: Ulusal Düzeyde İşçi Sağlığı iş Gü­venliği Kurulu-Çalişma Ortamı Dergisi, Sayı: 15 Temmuz-Ağustos 1994 s. 10-14.

” T.C. Sağlık Bakanlığı : Çalışma Grupları Ra­porları (1. Ulusal Sağlık Kongresi, 23-27 Mart 1992 Ankara)s. 103-105.