İş Sağlığı Güvenliğinde İnsan Zinciri

Bugün ülkemizde, iş sağlığı güvenliği alanında, güçlü bir eğilim kendini gösteriyor. İnsanı unutup, dokümanları yüceltmek. Risk analizi, acil eylem planı, patlamadan korunma dokümanı vb. Biz buna, iş sağlığı güvenliğinin insansızlaştırma süreci diyoruz.

Biraz açalım. Önce 2003 yılında İş Yasası’nda, sonra 2013 yılında İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nda, işyerlerinin iş güvenliği uzmanı bulundurma yükümlülüğü getirildi. 1930 yılından beri var olan işyeri hekimi bulundurma yükümlülüğüne ek olarak… Ve bir anda bütün uygulamanın merkezine, yetersiz eğitim ve sertifikalandırma ile yetkilendirilmiş teknik elemanlar oturtuldu. Hem işyeri iş sağlığı güvenliği deneyimlerinin düşüklüğü ve hem de kendilerinden beklenen “o” olduğu için, “dokümantasyon”a yöneldiler. Doğru ile eğri karıştı.

Her şey kırtasiye … Her şey raporlar, tutanaklar ve belgeler oldu. İnsanı gören yok. Kırtasiye öne çıkınca, iş kazalarıyla meslek hastalıklarından ölen ve yaralananlar da sayılmaz oldu. Ne zamana kadar? Kitle ölümleri çıkana kadar (Soma, Ermenek, Mecidiyeköy, Zonguldak vs). Onları da bu egemen eğilim, sessizce ve sabırla geçiştirdi. Ölenler unutuldu. Her gün iş kazalarında dört kişi ölüyormuş, o da sessizce unutturuldu.

Onun için 16 yıl öncesine göre iş sağlığı güvenliği görünümümüz daha kötü. (KUTU No.1 – Fişek A.G., 2014a : 189 ve SGK istatistikleri) Karnemiz zayıf. (KUTU No.2 – Fişek A.G., 2014a: 195)

İnsanı gözden çıkaran bir üretim fikri, üç yüz yıl geride kaldı. Ama bizde baş tacı. Onun için dünyada ve Avrupa’da, yaşadığımız iş felaketlerindeki, iş cinayetlerindeki şampiyonluklarımız şaşkınlıkla izleniyor. Meslek hastalıklarına bir türlü teşhis koyamayıp, gözden kaçırmamıza hayret ediliyor.

Hiç hayret edecek bir şey yok. “Çağdaş uygarlık düzeyi” hedefini unutan bir ülkeden başka ne beklersin?

Oysa “çağdaş uygarlık düzeyi”ni yakalamış ülkeler, çıkardıkları yasalarla, yönetmeliklerle, uluslararası sözleşmelerle, direktiflerle “ iş sağlığı güvenliği sorununu kim çözecek?” sorusunun yanıtını çoktan vermişler:

– İşveren değil,

– Devlet değil,

– Gönüllü örgütler değil,

– Sokaktaki vatandaş değil,

– İŞÇİLER.

Bütün bu belgelerde, “işçi katılımı” birinci sırada. Ama Türkiye’deki eşdeğerleri ile karşılaştırma yapınca, ağırlık merkezinin işçiden, iş güvenliği uzmanlarına kaydığını görürüz.

Örnekler : (KUTU No.3 – Fişek A.G., 2014b), (KUTU No.3 – Fişek A.G., 2014a: 198)

İşçilerin iş sağlığı güvenliği eğitimlerine yasa ve yönetmeliklerimizde çok önem verildiği iddia edilebilir. Bu doğru değildir. Çünkü:

(a) Alanda ve “İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu”nda birlikte çalışmaları öngörülen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlara uzun süreli kurslar ve sertifikalı olma zorunluluğu getirilirken; işçi temsilcilerine hiç de bu eğitim önkoşulları getirilmemiştir.

(b) Çok tehlikeli işyerlerindeki işçilerin yılda 16 saat eğitim zorunluluğu olduğu hatırlatılabilir. Ama aynı anda kaç işçinin eğitebileceği yazılmamış. Bir salona 1.000 işçi doldurup, “Ben eğitim yaptım” diyebilirsiniz. Böyle bir eğitim olabilir mi?! Bilgisiz işçiden katılım beklenir mi?!

Bugünkü durumun tek suçlusu hükümettir. Ama “insanı” onun gözüne sokmayan, iş sağlığı güvenliğinin insansızlaştırılmasına göz yuman işçi sendikalarına ne demeli? İşçi sendikalarımız ile “çağdaş uygarlık düzeyini” yakalamış ülkelerin işçi sendikaları arasında, iş sağlığı güvenliği tutum-davranışları arasında o kadar büyük fark var ki.

Onun için, uluslararası standartlarda (ILO sözleşmeleri, ABçerçeve direktifi), “işçi katılımı” öne çıkarılıyor.

Yasalarımız, işyerlerinin iş sağlığı güvenliği temsilcisi seçmesini istiyor. Yasalarımız “hayati tehlike varsa işçinin işi bırakmasını istiyor”. Yasalarımız, işverenden maaş alan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının, kanunsuzlukları Bakanlık’a bildirmesini itiyor. İşçilerden haklarını aramalarını bekliyor. Bekliyor, o kadar. Güvence yok, işsizlik çok. Hükümet bunlardan hiçbirinin işlemeyeceğini biliyor.

İşçilerin katılımı, yasalara yazmakla olmaz; söylemekle de olmaz. İşçi sendikalarının onlara sahip çıkmasıyla ve “işverenle karşı karşıya kaldıklarında” desteklemesi ile olur.

“Çağdaş uygarlık düzeyine” ve insanca yaşam-çalışma koşullarına erişmek için, iş sağlığı güvenliği alanında “insansızlaştırma” aldatmasını aşabilmek için, “insan zinciri” kurmamız gerek. Ülkece, insan zincirini kurabilmek için işçi sendikalarına gereksinmemiz var. Bize el verir misiniz?

KUTULAR:

KUTU No.1

Ölümlü İş Kazalarının Onaltı Yıllık Gelişim

* SGK istatistiklerinde yıllara göre tutarsızlıklar yeni değildir. 2011-2012 ölümlü iş kazası sayılarındaki ani düşüş, yaşamın genel gidişi ve gözlemlerle bağdaşmamaktadır. Yine 2011-2013 iş kazalarına bağlı sürekli işgöremezlik rakkamlarına baktığımızda, birbirine çok yakın bulunmaktadır (2011 için 2.093 ; 2012 için 2.036 ve 2013 için 1.660). Bu yakınlık da, iş kazası ölüm rakkamları arasındaki uçurumu kuşkuyla karşılamamıza yol açmaktadır. Yine de dileğimiz, iş kazalarının bir olasılığa dayanması nedeniyle, düşük hızda görülmüş olması ve rakkamların doğru olmasıdır.

KUTU No.2

İş Sağlığı Güvenliği Alanında Çağdaşlık Görünümünde Türkiye’nin Karnesi

GÖSTERGELER Türkiye’ye Verilen Not *
2002 2012
Çağdaş sağlık anlayışı                                                                                                 2 0
Çevresel ve mesleksel hastalıklar 1 0
Kütüphane olanaklarından yararlanabilme 1 1
Kayıt-istatistiklerin ve araştırmaların yetersizliği                                                       2 1
Öngörü 0 0
Grupçu çözüm                                                                                                             1 3
Çok bilimlilik ve bütünsellik                                                                                     0 1
Katılımcılık 1 1
Sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma 1 1
Birbirini denetleme 0 0
Tüketici   odaklı yaklaşım 0 0
Uluslararası denetim mekanizmalarının ağırlık kazanması                                       2 4
TOPLAM 11 12

* Tek tek göstergelerde 5 tam not üzerinden; toplamda ise 60 tam not üzerinden değerlendirme yapılmıştır.

KUTU No.3

Ülkemizde Çıkarılmış Dört Yönetmelikte ve Uluslararası Belgelerde İşyeri Hekiminin Değerlendirilmesindeki Olmazsa Olmaz Özellikler

OLMAZSA OLMAZLAR ILO-C.161ILO-R.112 YÖNETMELİKLER
1 2 3 4
Doktorun nitelikleri 5 3 3 3 3
Doktorun mesleksel bağımsızlığı ve iş güvencesi 5 4 2 2 2
Görevlerini yerine getirirken yapması gereken uygulamalar 5 5 5 5 5
İş sağlığı hemşiresinden yararlanma 5 3 4 1 1
Doktorun görevini yerine getirirken yapacağı işbirlikleri 5 5 0 0 0
Denetimi. 4 5 0 0 0
TOPLAM PUAN 29 25 14 11 11
  • Her bir yönetmelikte yer alan “olmazsa olmaz” özelliğe verilen önemin, beş üzerinden değerlendirilmesi.
  • Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşme ve Tavsiye Kararları :
  1. ILO C.161 : İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin Sözleşme (R.G. : 13 Ocak 2004 / 25345)
  2. ILO R.112 : İşyerlerinde İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin Tavsiye Kararı (3 Haziran 1959)

(NOT: Bir bütün oluşturdukları için tek sütunda değerlendirilmişlerdir.)

  • Yönetmelikler :
  1. İşyeri Hekimlerinin Çalışma Şartları ile Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik (R.G.: 4.7.1980 / 17037)
  2. İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (R.G.: 16.12.2003 / 25318)
  3. İşyeri Hekimlerinin Görev,Yetki,Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik (R.G.: 27.11.2010 / 27768)
  4. İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik (R.G.: 20.7.2013 / 28713)

KUTU No.4

Üç Belgenin Kıyaslanması ve Değerlendirme

Başlıklar Meslek Sağlık ve Güvenlik Yasa Tasarı Taslağı (1995) Avrupa Birliği89/391Çerçeve Direktifi İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası (2012)
İşçilerce işin durdurulması İşveren tarafından işçilerin hangi tehlikeli durumlarda işi durduracakları konusunda yetkilendirilmeleri(Madde 8)
Görevlilerin İş güvencesi Madde 36 ve 37 Madde 7
İşyeri Hekimi – İş Güvenliği Uzmanı istihdamı ve bunun için sınırsız Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerinden (OSGB) yararlanabilme Madde 8

* TABLO’daki diğer maddelerin karşılaştırılması için lütfen kaynağa bakınız.

Değerlendirme:   Tek tek maddelerin ötesinde bu metinleri, ağırlık merkezleri açısından bir inceleme gereklidir. O zaman şu saptamalar yapılabilir: Her üç metin, ortaklaşa işveren yükümlülüklerini tanımlamaktadır. Ama her üçünde de, bu işverenleri, yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlamada hangi araçların kullanılması gerektiği görüşü farklıdır. 2012 yılında çıkan İş Sağlığı Güvenliği Yasası, işyeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve bunların oluşturduğu Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerine (dışarıdan hizmet satın alma) ağırlık vermektedir. 1995 yılında hazırlanan Mesleki Sağlık ve Güvenlik Yasa Tasarı Taslağı ise, işçi temsilcilerini ve ulusal konseyi öne çıkarmıştır. Avrupa Birliği’nin 89/391 sayılı Çerçeve Direktifi ise, işçilerin ve/veya temsilcilerinin bilgiye erişimi, eğitimi ve yönetime katılımı üzerinde durmuştur.

KAYNAKLAR :

  • Fişek A.G. (2014) : Çalışma Yaşamında Sağlık Güvenlik, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Bilim Dizisi : 3.2 (2.Baskı)
  • SGK istatistikleri
    http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/tr/kurumsal/istatistikler
  • Fişek A.G. (2014) :“İş Sağlığında Dört Yönetmelik ve İşyeri Doktoru” – Çalışma Ortamı Dergisi, Ocak Şubat 2015 Sayı: 138