İş Güvencesi Yasa Tasarısı

EVR 9.10.2000 * İŞ GÜVENCESİ YASA TASARISI

Gündeme damgasını vuran çözüm önerileri yalınkat ve yüzeysel … Tasarının yaptırımı belirgin olan tek çözümü sendikal örgütlenmenin ilk aşamalarındaki işten çıkarmalara ilişkin. Sorgulamamız gerek: Öncelikli sorun bu mu ?

Sorgulamaya başka bir noktadan da başlanabilir. Neden “iş güvencesi” kavramı bizim için çekici. Çünkü iş güvencesi ile kastedilen “haksız işe son verme”lerinin önüne geçmek. Demekki özünde iş güvencesini kazandırma girişimi, adaleti sağlama girişimi… Adaletsizliklerle savaşımın bir dalı da “iş güvencesi” için savaşım. Ohalde adaletsizlik dizboyu iken “iş güvencesi için savaşımı” yüceleştirmek, yalnızca onun için ölüm-kalım sorunuymuşçasına koymak yanlış.

Öte yandan “iş güvencesi”ni sağlamak için didinirken, bunun yalnızca “işten haksız çıkarmalar” ile sınırlanması da yanlış. Tıpkı “işsizlik” olgusuna karşı getirilecek tek güvencenin “işsizlik sigortası” olmadığı gibi. Önemli olan “çalışma hakkı”nın herkes tarafından kullanılmasını sağlayabilmek.

Konuya yalınkat ve yüzeysel çözümlerle yaklaşırsak; bağırıp çağırıp masa yumruklarsak ilk fırtınada puan toplarız. Ama ya sonrası ? Çalışma ortamı güç dengelerinin çok etkili olduğu dinamik bir ortam. Bir satranç oyunu gibi uzun erimli stratejilerle hareket edilmesi gerek.

Yeni iş alanları açmadan, istihdamı arttırıcı girişimleri özendirmezseniz, “îş güvencesi”ni sağlayamazsınız. “İşsizlik” ve “iş güvencesizliği”nin çözümünde en etkili araç, tam istihdama doğru bilinçli ve kararlı yöneliştir. Bu noktada yatırımları özendirici araçların kullanılmasının yanında, işçi ücreti dışında işgücü maliyetini arttıran ögelerin etkisinin hafifletilmesi de önemlidir.

Bunun yanında mesleki-teknik öğretimin yaygınlaştırılması; çıraklık eğitimi merkezlerinin güçlendirilmesi ve çağın gereklerini karşılayacak biçimde düzenlenmesi; özürlülerin çalışma yaşamına kazandırılması; kız-erkek çocuklar arasında eğitim alanındaki adaletsizliklerin giderilmesi çok önemlidir. Ayrıca iş güvencesiyle ilgili yasal bir düzenlemeler düşünülürken, işyerlerine yönelik kamu (iş) denetiminin etkinsizliği ile zaten aşırı iş yükü altında bunalan adalet mekanizmasının nasıl etkileneceğinin hesaplanmış ve çıkış yollarının da açılmış olması gerekir.

Bütün bunlar üzerinde yeterince düşünülüp tartışılmamıştır. İş yaşamı ve onu düzenleyen iş hukuku mevzuatı oldukça geniş kapsamlı bir bütündür. Buna karşın son zamanlarda, küçük parçalar halinde bazı düzenlemelere tanık olmaktayız: Sosyal güvenlik “sistem”ciklerinin yeniden yapılanması, işsizlik sigortası, iş güvencesi gibi girişimler, bu bütünün küçük birer parçasıdır. Ama gündemimize tekil olgular olarak getirilmekte ve bizim bütündeki bir değişimini fonksiyonu olarak bunları görmemizi engellemektedir. Kanımca yalınkat ve yüzeysel görüntünün bir başka nedeni de budur.

EVR 10.10.2000 * İŞ GÜVENCESİ YASA TASARISI (EK)

YANIT 1 : Önce çalışma hakkına değinmek gerek. Herkesin bir işi olmalı. Bu bir insan hakkı. Çünkü iş, ilk olarak, insanca yaşanacak bir gelir elde edebilmenin yolu; ikincisi de, kişinin sosyalleşebilmesinin bir aracı. Topluma katkı vermeli ve bunun karşılığında toplumdan bir şeyler beklenmeli. Bu denli önemli olan “iş”i elde etmek de bunu yitirmemek de insan için çok önemli.

Ama iş güvencesini polisiye önlemlerle güvence altına almadan önce, yeni iş alanlarının açılması, insan ilişkilerinin düzenlenmesi, mesleki teknik eğitimin geliştirilmesi yoluyla o kişinin emeğini vazgeçilmez kılarak sağlamayı denemeli. Yatırımların önündeki engelleri kaldırmalı.

Bunlar sağlanana kadar “haksız” işe son vermelerin önüne geçmek gerek. Ama “haksız” olup olmadığını kim belirleyecek. Yoruma çok açık. Onun için de uzun tartışmalara ve mahkemeleşmelere yol açacak. Dolayısıyla adalet sistemi içerisinde, yüksek mahkeme başkanlarının da sıklıkla dile getirdiği yetersizlikleri ortadan kaldırmalı; yeni yükler alabilecek konuma getirmeli. Mahkemeleşmeleri önleyebilmenin yolu, yasal düzenlemelerin çok iyi düşünülmesi ve herkesin güvenini kazanması çok önemli.

YANIT 2 : Hazırlanan yasa tasarısı, iş güvencesini çerçeveleyen çok boyutlu dünyayı gözardı ediyor. Soruna yalınkat bir çözüm getiriyor. Kim iş güvencesi gibi haksız işe son vermeyi engellemeyi hedefleyen bir girişime karşı çıkar. Ama “iyi” bir düşünceyi, “kötü” biçimde ele almak da topluma zarar getirir. Onun için, Türkiye’deki sosyo ekonomik sorunların çözümünün bir parçası olarak “iş güvencesi” sorununu çözmelidir. Yoksa sorunları, teker teker ve birbirinden bağımsız ve gelişigüzel zamanlamalarla ele almak bütünü gözden kaçırmaya neden olur.

YANIT 3 : Çalışma yaşamı üçlü denge üzerine kurulmuştur : İşçi, işveren, devlet üçlüsünün birbirlerini dengelemeleri ile sorunlar çözülmeye çalışılmaktadır. Bugüne değin bu model başarılı sonuçlar ortaya koymuştur. Hatta, son yıllarda işçi ve işveren kuruluşlarının biraraya gelerek bir çok olumlu girişime imza attığını da görmekteyiz. Bugün, ortaya çıkmış olan bu ılıman iklimin de bozulmaya başladığı görülmektedir. İklim ve dengeler bozulunca, kimlerin ne kazanıp ne kaybedeceğini, güçler dengesi, diğer bir deyimle konjonktür belirleyecektir. Bir satranç oyunu gibi, herkesin 7 hamle sonraki adımları bile düşünmesi gereklidir.

YANIT 4 : Avrupa Birliği ülkeleri vb ile yapılabilecek kıyaslamalarda tek tek olgulara bakarak sonuca varamazsınız. Bir bütün olarak sistemin nasıl örüldüğü ve iş güvencesinin de bu sistemin neresine oturduğuna bakmanız gerek. Ayrıca toplumun bilinç düzeyi ve eylemliliği; örgütlenme düzeyi ve geleneklerinin de bilinmesi ve ortaya konulması gerek.