Gençliğe Yönelik Bir Şiddet Türü : İşsizlik

“Elindekini yitirmek”, “Gördüğünden yoksun kalmak”. En büyük korku bu. “Eşeğini kaybedip, bulmak”. En büyük sevinç kaynağı.

Bütün bunlar atasözlerine ve deyimlere geçmiş olgular. Küreselleşmenin egemen güçleri de biliyor bu atasözlerini ve yeni dünyayı şekillerken ve istediği gibi yönetirken, sıradan insanların korkularını ve sevinçlerini sonuna kadar kullanıyor.

Bugün toplumumuzda, bir “iş”i olmanın bir çok anlamı var. “Bir baltaya sap olmak” deyimi, kişinin bir “iş” tuttuğunu; kalıcı ve başarılı olduğunu gösterir. Bu özelliği taşımayan kişiye, ne kız verirler; ne de suratına bakarlar. Demek ki, “iş”in toplumsal statüyü belirleyen bir yönü varmış.

Her şeyden önce, “iş” bir gelir kapısı demektir. Evde yatağından çıkmasan, bütün gün aç susuz dursan yine borçlusun. Kaldı ki, susuz ve gıdasız yaşam olmuyor; hepsi paralı. İş “ekmek” demektir..

İş, toplumla bütünleşmenin önemli araçlarından biri… İşe gitmek için evden çıkmaktan tutun; işyerinde insanlarla birlikte çalışmaya kadar atılan her adım insanı bir ilişkiler yumağının içine sokuyor. İş, “sosyalleşme” demektir.

İş sahibi olan, düzenli geliri olan insan özgürdür. Bir başka insanın buyruklarına, baskılarına aldırmayabilir. İstediğini düşünebilir, istediği ile yuva kurabilir. İş, “özgürlük” demektir.

Yönetimler için en tehlikeli insan, ekmeği, özgürlüğü olan ve örgütlenmiş insandır. Her çağda bu böyle olmuştur. Her çağda insanları korkutmak için, egemen güçler, bir çok oyun tezgahlamışlardır.

Kuramsal çalışmalara baktığımız zaman yedek işsizler ordusundan söz eder. Çalışmaya hazır ama çalışanlar üzerinde baskı grubu olarak tutulan ve her koşulda çalışmaya hazır insanlar.

Küreselleşme de (diğer bir söyleyişle emperyalizm), “ekmeği”, “özgürlüğü” ve “örgütlülüğü” tehdit ediyor. Bir sürü canavarlar üretiyor. Bu canavarlardan biri de işsizlik.

Piyasa koşullarının kendiliğinden oluşturduğu bu işsizler kitlesi bugün bilinçli olarak yaratılıyor ve bir bölümü de sosyal yardımlarla iş piyasasından soğutularak uzaklaştırılıyor. Geride kalanlar için bir kabus (karabasan) olarak işsizlik sürekli istim üzerinde tutuluyor.

“İş”i olmayan “işim olsun” ister; “iş”i olan “işimden olmayayım” der. Bu kaygılar ne denli büyütülürse, korkular karabasana döndürülürse, insanın özgürlüğünü o denli yok edebilirsiniz.

Hele hiç “iş”i olmamış; yeni okuldan çıkmış gençleri korkutmak daha kolaydır. Atalarımız, “ağaç yaşken eğilir” der. Atalarımız başka düşüncelerle bu sözü etmişler ama küresel egemenler bu sözü farklı yorumlayarak gereğini yapıyorlar : Gençleri işsizlikle korkutuyor.

“Okuyup da ne olacak? Bak üniversiteyi bitirenler bile işsiz” diyorlar. Öyle derler, cahilleri yönetmek, yönlendirmek daha kolaydır çünkü.

Ama Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine bakıyoruz. Bu koskoca bir yalan. Yüksek öğrenim mezunları arasında işgücüne katılım oranı erkeklerde %83,6 ve kadınlarda % 70,6… Buna karşın ülke ortalaması % 46,7.

Aynı kaynaktan ürettiğimiz aşağıdaki tablo eğitim düştükçe işsizliğin arttığını gösteriyor. Özellikle kadınlarda bu olgu çok daha belirgin:

TABLO
Eğitim Düzeyi ve İstihdam İlişkisi
(Kaynak : TÜİK Haber Bülteni – Hane Halkı İşgücü Araştırması 2008 Mart Dönemi Sonuçları – 16.06.2008 Sayı :99).

Öğrenim Durumu Kadın (%) Erkek (%)
Lise altı 20,1 69,4
Lise ve dengi okul mezunu 31,7 71,1
Yüksek öğrenim kurumu mezunu 70,6 83,6
Türkiye geneli 24,1 69,9

TÜİK verileri, okuyan gençlerde yaratılan bir korkunun daha boşuna olduğunu ortaya koyuyor. 2008 Mart ayında işsizlik oranları şöyle :

  • Tarım dışı işsizlik oranı % 15,1
  • Genç nüfusta işsizlik oranı % 15,3

Tarım dışı işsizlik oranında binde 2’lik fark gösteren genç işsizliğinde bu fark, kaynağı iş seçme çabasından, iş ya da üniversite sınavlarına hazırlanmaktan alıyor olabilir.

Gençler, boşuna korkuyorsunuz. Küresel egemenler sizi korkutarak, ekmeğinizi, özgürlüğünüzü ve birlikteliklerinizi elinizden almak istiyor. Yarattığı korku tünelinden kaçmamanız için, krizler yaratıp, işinizi, aşınızı, geleceğinizi tehdit ediyor.

Bunun ilacı, birliktelikler kurma, dayanışma ve ortak akıl… Şiddete karşı ilaç bu… Küresel egemenlerin şiddet uygulayarak önlemeye çalıştıkları da bu.

Aslında yaratılan bir korku ortamıdır. Küreselleşme aşamasına ulaşan emperyalizm de bir korku imparatorluğu.

İlk Yayın :“Gençliğe Yönelik Bir Şiddet Türü İşsizlik”, Şiddete Karşı Düşünce Ortamı (Sempozyumu), (Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı, Türkiye Gençlik Federasyonu, Çankaya Belediyesi , 19-20 Nisan 2008 Ankara )