Bütünsellik ve Gönüllülük
İş sağlığı güvenliğinin, çok boyutlu ve çok bilimli oluşu, konuyla ilgilenenlerin birlikte düşünüp hareket etmesini ve takım oyununa yönelmesini getirmiştir. Her şeyden önce, iş sağlığı güvenliği, sosyal politikanın, çalışma ekonomisinin ve endüstriyel ilişkilerin çok önemli bir parçasıdır.
Her ne kadar iş yasasında ayrı bir başlık altında verilmişse de, diğer kısımlarla da yakın bir ilişki ve etkileşim içindedir. Onun için, “iş hukuku bir bütündür”.
İş sağlığı güvenliği yaklaşımındaki önemli köşetaşlarından biri de, tüm çalışanları bir bütün olarak değerlendirmesidir. “İş” ve “işçi-çalışan”ı, İş Yasası ile sınırlı tutmayıp, tüm toplumsal etkinliklere yayıyoruz. Tarımda çalışanı da, kamu görevlisini de, mavi yakalıyı da beyaz yakalıyı da “iş sağlığı güvenliği”nin hedef kitlesi olarak algılıyoruz. Hatta daha da geliştirerek, küçük yaşında atelyelerde ücret karşılığı çalışan kızları da, halı tezgahı başında çalışan kızları da, ev işlerine koşan, kardeşlerine bakan kızları da, birer çalışan olarak değerlendiriyoruz. Demek ki bu noktada da, toplumu katmanlara ayırmak yerine bütünselliği yeğliyoruz.
Konuya bakışımızdaki bir başka bütünsellik de, zamanı dilimlere ayırmamak biçimindedir. Bir çok nedenle, iş sağlığı güvenliği ile uğraşanlar, kişinin yaşamının yalnızca 8-10 saatlik işyerinde ter döktüğü bölümünü değil, onunla birlikte yaşamının geri kalan zamanını da büyüteç altına alır. Örneğin, yaşamındaki yeni ve olumsuz değişikliklerin onun kaza eğilimini arttırdığı, işini etkilediği kanıtlanmış ve bir müdahale aracı olması önerilmiştir. Beslenme, ısınma, barınma yetersizliklerinin de işte başarıyı ve sağlık-güvenliği etkilediği ısrarla anlatılmaktadır. Kişinin işte ve iş-dışı yaşamında karşı karşıya kaldığı kimyasal, fiziksel, biyolojik ve psiko-sosyal tehlikeler birbirleriyle etkileşim içindedir.
İnsan yaşamını bütünleyen önemli dönemlerden biri de, çalışılan ve çalışılmayan (işsizlik, hastalık, grev vb) dönemlerdir. İş sağlığı güvenliği ile ilgilenenler, çalışılmayan dönemlerin acısının hem o gün ve hem de sonra çıkacağını çok iyi bilirler. Bunun faturasının yalnızca çalışamayana değil, yakın ve uzak çevresine çıkacağını da bilirler.
Tüm bu boyutlar, iş sağlığı güvenliğinin, yaşamın bir parçası olduğunu ve ancak içselleştirildiği zaman başarılı sonuçlar alınabileceğini gözler önüne sermektedir.
Bir olguyu içselleştirmek, davranışının bir parçası haline getirebilmek de “zor”la olmaz. Onun için iş sağlığı güvenliği alanının, “gönüllülük” ile birlikte anılması gerekir. Bu, hem kişileri inandırarak eylemli kılmayı, hem de gönüllü kuruluşlar yoluyla benimsetme ve modelleme çalışmalarının önemini anlatır. İş sağlığı güvenliği alanında polisiye önlemler sıklıkla denenmiştir. Ama, işçi-işveren eğitiminin, insana ve haklarına saygının-sahiplenmenin olmadığı durumlarda, sağlıklı güvenli çalışma koşullarının oluşturulamadığı görülmüştür.
Bugün yaygınca benimsenen yaklaşım, “zor”u ortadan kaldırmayan ama en aza indiren; insanları daha sağlıklı ve güvenli bir dünya için eylemli kılmaktır. Bu noktada, “bireyin gücü”nden, “örgütlü birey”in gönüllü katılımından yararlanmanın gereği ortaya çıkıyor. Sosyal diyaloğu etkileyen ve somut önerileri ile yönlendiren “gönüllü örgüt”lerde, eleştirmekten öte, değişimin bir ucundan tutan katılımcı yapılar aranıyor.
Hem kişileri inandırarak eylemli kılmayı, hem de gönüllü kuruluşlar yoluyla benimsetme ve modelleme çalışmalarını önemsemeliyiz. Onun için, önümüzdeki dönemde daha çok bütünsellikten ve daha çok gönüllülükten – katılımcılıktan sözedeceğiz.
Ana Metinde Düzeltilecek Yer :
Bu durumda, 1998 SSK İstatistiklerine göre, 19 yaşın altında 7183 çocuk-genç Bu aynı nedenlerle, geçici ya da sürekli olarak, çalışma yaşamından uzaklaşanların % 7,8’ini oluşturmaktadır. Buna karşın, 19 yaş altında sigortalı çalışanların tüme oranı, % ‘dir.
TABLO
İŞ KAZALARIYLA MESLEK HASTALIKLARI SONUCU
ÖLÜM VE İŞGÖREMEZLİKLERİN YAŞ, CİNSİYET DAĞILIMI
Yaş grubu | Geçici işgöremez | Sürekli işgöremez | Ölümle sonuçlanan | Sürekli işg. + ölüm |
-14 | 215 | 1 | 2 | 5 |
15-19 | 6.790 | 85 | 3 | 173 |
20 + | 81.101 | 3764 | 1247 | 5011 |
TOPLAM | 88.106 | 3850 | 1252 | 5189 |
(1998 SSK İstatistik Yıllığı)
1998 yılında iş kazalarıyla meslek hastalıklarına bağlı ölüm ya da sürekli işgöremezlikle çalışma yaşamından uzaklaşmak zorunda kalan toplam kişi sayısı 5.102’dir. Bunların yaş ortalamaları şöyledir : Ölenlerden kadın olanlar için 43, erkekler için 39 ; sürekli işgöremez konuma düşenlerden kadın olanlar için 34 ve erkekler için 41. Bütün bunlar, elverişsiz çalışma koşullarının topluma maliyetini olanca çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.
Ülkemizde, işçi sağlığı iş güvenliği alanındaki öncelikli müdahale noktalarından biri de madenlerdir. Madenlerde iş teftişi uygulamaları ile Maden Mühendisleri Odası çalışmaları dışında, henüz bir ilgi odağı olamamıştır. Buna karşın gerek iş kazalarında ve gerekse meslek hastalıklarında önemli bir paya sahiptir. Maden sahaları ülkenin dört bir yanına yayılmıştır. Kayıt-dışılık yaygındır. Kömür madenciliği, kömür-dışı madencilik ve taş kil, kum ocağı işletmelerinde 1998 yılında 7.446 iş kazası, 590 meslek hastalığı görülmüş olup, bunlar sırasıyla tüm kaza ve hastalıkların % 8,1 ve % 42,1’ini oluşturmaktadır. Bu iş zedelenmelerinin bütün sürekli işgöremezlik içindeki payı % 37,0 ; bütün iş zedelenmelerine bağlı ölümlerde % 14,1 pay tutmakta olup; madenlerde 1998 yılında toplam 12 185 791 işgünü kaybedilmiştir.
İlk Yayın : “Bütünsellik ve Gönüllülük” – – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Mayıs-Haziran 2000, Sayı 50.