Birleşik Metal Grevi Ve Erteleme
Birleşik Metal Sendikası’nın 15.000 işçi için, Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yürüttüğü Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde, anlaşmaya varılamamış ve işçi sendikası grev kararı almıştır. Hükümet yasaların kendisine “milli güvenliği” korusun diye verdiği yetkiyi “haksız bir genelleme” ile bu olgu için de kullanarak “grevin 60 gün süreyle ertelenmesi” kararı almıştır. Grev bir anayasal haktır; hükümete yetkiyi veren ise yasa. Hükümet yasaların kendisine verdiği yetkiyi kullanarak, anayasal bir hakkı çiğnemektedir. Bu bir insanlık suçudur. Grevi olanaksızlaştırarak insan hakları çiğnenmektedir.
Grev yapmayı kimse istemez. Bıçak kemiğe dayanmadıkça da işçiler bu riske girmez. Demek grev kararı , aynı zamanda “can kaygısı”nın da bir göstergesidir.
Grev yoklukları ve yoksunlukları yüze çarpar :
- Sosyal barış sağlanamamıştır.
- Gelir dağılımında eşitsizlik ve adaletsizlik vardır.
- Çalışanların ücret düzeyi insanca yaşamayı olanaklı kılmamaktadır.
- İş cinayetleri almış yürümüştür.
- Demokrasi kültürü ve hak mücadelesine saygı kalmamıştır.
- İnsana değer verilmemektedir.
İş hukukunun en temel ilkesi “eşitsizlik”tir. İşvereni ekonomik ve yönetsel yönden güçlü ve işçiyi zayıf ve korunması gereken olarak görür. Onun için işçinin örgütlenmesini ve grev yapmasını anayasal bir hak olarak görüp, güvence altına almıştır. Greve çıkan işçileri işten atma (Lokavt uygulaması) ise bir hak değildir. Ama 12 Eylül Anayasası (M.54) ile anayasaya sokulmuştur. Darbe ile iş hukuku da darbe almış ve lokavt uygulaması vb kısıtlamalar getirilmiştir. Bunların tümü, iş hukukunun öngördüğü “eşitsizliği” ve çalışma yaşamında kurulması beklenen sosyal ilişkileri yıkıcı niteliktedir. Hükümetin bu anlaşmazlığı körükleyen uygulamalarını sayalım:
- Barajların sürmesi
- Özelleştirme ve taşeronlaşma uygulamasının sürmesi
- Yandaş sendikalara ve sermaye gruplarına yönelik kayırmaların sürmesi
- İnşaat sektörünü özendirici, üretimi küçültücü müdahalelerin sürmesi
- Güvenlik ve sağlık gerekçeleri ile grev ertelemelerinin sürmesi.
Birleşik Metal Sendikası’nın yürüttüğü Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerindeki ikinci taraf Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası’dır (MESS). MESS’ten, görüşmelerin çıkmaza girmesinde “hükümetin politikaları” vb üçüncü kişiden kaynaklandığına ilişkin bir eleştiri gelmediğine göre, yukarıda sıraladığımız, hükümet politikalarının ve kısıtlamaların sürmesi için hükümet ile aynı görüşte olduğu anlaşılmaktadır.
Eşitsizliği bozan ve dolayısıyla iş hukuku ilkelerine aykırı olan bu zihniyet bugün de hükümete hakimdir. İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nda ve bir çok uygulamada somutlanan bu zihniyet, grevlerin yersiz bir gerekçeyle “milli güvenliği” bozan durumlar kapsamına sokulmaktadır (TİSGLK m.33). Böylece grev hakkı kullanılamaz hale getirilmektedir. Tıpkı olağanüstü hal ya da savaş halinde. Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası’nda hükümete verilen yetki gibi (M.31/1).
Ne o?! Savaş mı var? Hükümet kime karşı savaş ilan etti? Olsa olsa halkına karşı.
Bu gece bir düş görmek istiyorum “Demokrasiyi ve kazanımların kullanılmasını, “ama”, “ancak”, “şu kadar ki” ya da “bence” gibi keyfi uygulamalarla sınırlandırmayan bir ülke düşü.”
Beni düşümden uyandırmayın.