Barış ve Çocuk

Her savaş kanlıydı; ama hiçbiri Hiroşima ve Nagazaki’ye 1945’te atılan bombalar kadar dünyayı yaralamadı. Çünkü atılan atom bombası, kentin merkezini hedef aldı. Okulların, hastanelerin, alışveriş merkezlerinin bulunduğu çok geniş bir alanda yaşamı söndürdü. Eline silah değmemiş çocukları-kadınları yoketmekten başka bir amacı yoktu. Bunu da caydırıcılık adına yapıyordu.

Atom bombasının açtığı kapıdan ne bombalar ve bahaneler geçti. Napalm bombalarını, nötron bombalarını gördük. Ruanda’da, Yugoslavya’da, Beyrut’ta akıl almaz vahşetlere ve kıyımlara tanık olduk. Irza geçmeler, sıradan komşuların hunharca öldürülmesi, etnik ayıklamalar, farklı grupların birarada yaşamasını olanaksızlaştırmayı amaçlıyordu.

Son Irak Savaşı’nın ilk bombasının ardından web sayfamıza şu yazıyı yerleştirdik:

Çocukları anasız babasız bırakan, onları küçük yaşta çalışmak zorunda bırakan Savaşa Hayır.

Savaşlar, insanlar sinirli olduğu, birbirine hoyrat davrandığı, yöneticileri uzlaşmayı bilmediği, başlarına gelecekleri düşünmedikleri için çıkmıyor. Savaş kararı verenlerin tümü de, savaşta nelerin yitirileceğini çok iyi biliyor. Ama daha önemlisi, kimin ne kazanacağını çok iyi biliyor ve ince ince hesaplıyor. Onun için bir yargı öne sürerken genelleme yapmayıp; incelediğimiz toplumu ikiye ayırmalı ve “hangisi?” sorusunu sormalıyız.

İsrail saldırgandır” genellemesinin yerine, “İsrail’de yönetime egemen olanlar saldırgan” demek daha gerçekçi. Bu değerlendirmemizi destekleyen kanıtlar içerisinde, en önemlisi barış yanlısı yazarların, sanatçıların, siyasal partilerin, İsrail de de varolması.

Savaşa karşı kimse kılını kıpırdatmıyor” genellemesinin yerine, “Savaşa karşı olanlarının seslerinin duyulması ve etkili olmaları engelleniyor” demek çok yerinde olur. Barış çok önemli. Katılımın artması, savunanların kalabalıklaşması çok önemli.

Barış için çabalar az değil. Örnekler :

  1. Yahudi kökenli orkestra şefi Daniel Barenboim ile Filistin kökenli yazar Edward Said’in kurdukları Vakıf. Barenboim kurduğu Batı Doğu Divanı Orkestrası ile “kitle imha silahlarına kitle ikna silahıyla karşı koy”maya çalışıyor.

  2. Bir ABD’li ve Bir Rus bilim insanının kurulmasına önayak olduğu Uluslararası Nükleer Savaşa Karşı Barış için Hekimler Derneği (IPPNW) nükleer silahlardan ve savaş tehdidinden dünyayı arındırmayı hedefliyor.

  3. Hindistan/Uttar Pradesh/Lucknow kentinde her yıl düzenlenen Dünya’da Birlik ve Barış Sempozyumu (Bkz.www.fisek.org.tr/birliktelikler) da barışçı bir dünya düzeni kurmayı hedefleyen bir girişimin parçası. Her yıl dünyanın değişik ülkelerinden yüksek mahkeme yargıçları, sivil toplum örgütleri ve çocukların katıldığı bu sempozyumun bir model önerisi var. Barışçı bir dünyanın bu üç kesimin ayrı ayrı örgütlenmesi ve birlikteliği ile ortaya çıkacağına inanıyor. Sempozyumun düzenleyicisi, City Montessori School (CMS) Dünya Birlik ve Barış Eğitimi Bölümü. Bu okul, 2002’de UNESCO’nun Barış Öğretimi Ödülü’nü almış; 1959 yılından beri de Guiness Rekorlar kitabında, en yüksek öğrenci sayısına sahip okul ünvanını koruyor.

  4. Barış yanlılarının gösterileri ve düzenledikleri büyük konser (Barışarock 2006).

  5. Barışgemisi girişimi ile ülkemizi de ziyaret eden ve farklı uluslardan biraraya gelmiş insanlar ile onlara ev sahipliği yapan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun çabaları ve daha niceleri.

Bu çabalar çok önemli. Birisi damlaya damlaya göl olur diyebilir; Zeynep Oral ise şöyle diyor: “Müzik savaşları durduramaz. Ama müzik, tıpki şiir gibi savaşlara karşı mücadeleyi ve duyarlılığımızı biler (Cumhuriyet Gazetesi, 20.Ağustos 2006). Aynı gazetenin bir başka köşe yazarı Öztin Akgüç de şunları söylüyor:”Barış istiyoruz, insanların kardeşliği, kahrolsun emperyalizm diye bağırarak, bildiriler yayımlayarak bir yere gidilmez. Kendimizi aldatma, bir şeyle yapıyoruz diye vicdanlarımızı susturma gayretkeşliğinden kurturmalıyız. Önemli olan sonuç almak, yeni bir dünya düzeni kurmaktır. İnsanlık için daha iyi bir gelecek hazırlayabilecekler eğitimciler, yargıçlar, sağlık işgörenleri olabilir, olacaktır. Yeni bir dünya düzeni bu üç sutun üzerine kurulabilir. Eğitim, adalet, sağlık. . Bu alanda çalışanların, çalışacakların, yeni bir düzenin insan tipinin tüm niteliklerine, erdemlerine sahip olmaları, örnek oluşturmaları gerekir. İyi bir eğitim, adalete inanç, her açıdan sağlıklı yaşam insanı mutlu eder, insanlığı daha iyi bir geleceğe taşır.”

Değerli ozanımız Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Dünyaca” adlı şiirinde şöyle diyor:

Burda, Hindistan’da Afrika’da,

Her şey birbirine benzemektedir.

Burda, Hindistan’da Afrika’da,

Buğdaya karşı sevgi aynı,

Ölüm önünde düşünce bir.

Nece konuşursa konuşsun,

Anlaşılır gözlerinden dediği.

Nece konuşursa konuşsun,

Benim duyduğum rüzgarlardır,

Dinlediği.

Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,

Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;

Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,

Gökte kuşların kardeşliği,

Yerde kurtların.

Eğer savaş yıkımının ve ölülerin sırtından kazanç sağlamayı planlamıyorsa, kim savaştan yana olurki… Yıkım ve ölüm sahnelerini seyrederken gözleri dolmayan, içi yanmayan olur mu? İnsan isyan etmez mi?

Savaşı çıkar kapısı olarak belleyenler de bunu biliyor, hesaplıyor ve önlemini alıyor. Böyle bir etkinin ortaya çıkmasını engellemenin yolu, kitle iletişim araçlarının (yazılı, sözlü, görsel) kontrol altına alınması; hatta insanları yanıltıcı yayınların yapılması.

Nasıl başedilecek bu hesapçı ve fırsatçılarla? Onlar azınlık, onlar haksız, çoklukla da yalancı. Ama onlar ne yaptıklarını biliyor ve kenetlenmiş durumda. Barış yanlıları, çoğunluk, haklı,saydam ve yalnız. Barış yanlıları da, savaş yanlıları kadar bilinçli, kenetlenmiş olmalı ve canını dişine takıp etkili mücadele yollarını bulmalı.

Eğer bulamayacaksanız, boşuna çocuk da yapmayın. Çünkü onlara taş üstünde taş bırakamayacaksınız.

İlk Yayın : “Barış ve Çocuk”, Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Sağlık Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Yayını, Eylül-Ekim 2006, Sayı 88.