Güvenlik Kültürü : “Bana Bir Şey Olmaz…”
İşyerlerinde en çok duyulan sözcüklerden biri, “bana bir şey olmaz“dır. İnsanlar kötü sonuçlarla karşılaşmayı kendilerine hiç yakıştırmazlar. Bu doğaldır. Ama ne yazık ki, bu bakış açısı, tehlikeleri önlemeye yetmiyor.
Tehlikeleri önleyebilmek için, önce tanımak gerekir. Sonra da gerçekleşmemesi için ne yapmak gerektiği düşünülmelidir, iş yasamız, bunun bir işveren ödevi olduğunu yazmıştır. Önlem almayan işverenlerin hiçbiri “Ona bir şey olmaz” gerekçesinin arkasına sığınamaz. Buna karşın, kendilerinden, yasa gereği, alınan önlemlere uyması beklenen işçilerden bu söz sıkça duyulur. “Neden bu önleme uymuyorsun?” diye sorulduğunda, “Bana bir şey olmaz” sözü dilinin ucundadır.
Yapılan iş kazası araştırmaları, riskle karşılaşan her 300 kişiden birinin kazaya uğradığını ortaya koymuştur.
Demek ki, her 300 kişiden birine “bir şey oluyor“; o kendisine kondurmasa da. Ama bir de şöyle düşünelim: Kendisi 299’ncu kişiolabilir ve hemen arkasından çok sevdiği bir arkadaşı ya da yakını geliyor olabilir. O zaman, “ona bir şey olacak“tır.
Bu kaza araştırmasının sonucuna şöyle de bakılabilir: Bir kişi yaşamının bir döneminde, 300 kez karşı karşıya kaldığı risklerden biri dolayısıyla yaralanır. O zaman “bana bir şey olmaz” diyenlere, bir sayaç takmak gerek; kıl-payı atlattığı kazaları saymak için.
“Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde yakalanır.” (Acaba o da mı “bana bir şey olmaz”
diyerek sıçrıyordu). Sanırız atalarımız bütün bu dillendirdiklerimizi, daha önceden görüp duymuşlar ki, çekirgelere benzeterek bu atasözünü söylemişler.
Herhalde her gün işe başlayan bir çalışana on kez deftere şu sözleri yazmasını istemeliyiz: “Bana bir şey olmaz diyenlere söyle: Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, ama üçüncüsünde mutlaka yakalanır“.
Kazaya uğrama olasılığı, yalnızca işyeri ile sınırlı değildir. Gözümüzü açtığımız ve yataktan kalktığımız dakikadan, gece göz kapaklarımız kapanana kadar, her yanımız risklerle doludur. Bu yaşama sarılmamızı engellemiyor, ama gözü kapalı yaşamanın da gereği yok. Hem kendimiz ve hem de eşimiz, çocuklarımız için kaygı duymalıyız. “Bana da onlara da bir şey olmaz” diye düşünmek, ne güzel bir dilek. Ama onu gerçek kılmak için çok çalışmamız gerek. Önce de kafamızda kurguladığımız ve kendimize aşıladığımız yanlış tutum ve davranışları aşmamız gerek.
“Güvenlik kültürü” dedikleri işte bu.
İlk Yayın : “Güvenlik Kültürü : Bana Bir Şey Olmaz …” – Çalışma Ortamı Dergisi – Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Mart Nisan 2006, Sayı 85.