Ucuz Doktoru İthal, Pahalı Doktoru İhraç
Yabancı doktorların Türkiye’de çalışması gitgide gündemin ön sıralarına doğru tırmanmaktadır. Başbakan’ın da katıldığı tartışmada, “ithal” doktorların, daha ucuza çalışacağı öne sürülmektedir.
Bu doğrultuda 15.02.2007 tarihinde TBMM’nce kabul edilen ancak Cumhurbaşkanı tarafından bazı maddeleri veto edilen 5581 sayılı yasa çıkarılmıştır. “İthal doktor” diye özetlenebilecek, yabancı doktorlara Türkiye’de çalışma izni verilmesi de, Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçeleri arasında yer almaktadır (Bakınız : KUTU).
Genellikle “ithal” edilenlerin “ucuz” olmadığı görülmektedir. Ülkemizde yürütülmekte olan AB ve Dünya Bankası projelerine baktığımızda, yabancı uzmanları ile eşit işi yürütmekte olan Türk uzmanlar arasında önemli ücret farkları görülmektedir. Dolayısıyla ucuz-ithal doktorların, görece gelişme geriliği içinde bulunan ülkelerden ithal edileceği düşünülebilir. Ya da hizmet paketinin tümüyle bir yabancı şirkete devredilmesi ve piyasa kuralları (ve gizli destekler) aracılığıyla, hizmetin ucuzlaştırılacağı düşünülebilir.
Ne olursa olsun, ithal doktorlardan “çare” uman yaklaşımın özünde şu öngörüler yatmaktadır :
-
Bu yaklaşım, sağlığı sıradan bir üretim, insanı da sıradan bir mal gibi gören anlayışın ürünüdür. Buna karşın, insanın bir mal olmadığı bizim de kabul ettiğimiz Philadelphia Bildirgesi’nde (1944) kabul edilmiş ve en temel insan hakkı olarak benimsenmiştir.
-
Bu yaklaşım, sağlığı yalnızca tedavi hizmetine indirgeyen, “önce hasta olsunlar bekleyelim; sonra çaresine bakalım” diyen çağdışı (geleneksel) hekimlik anlayışının bir ürünüdür. Böyle olmasa, halkla çok yakın diyaloğa dayanan ve sosyal kalkınmadan eğitime kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan koruyucu hekimlikte ithal doktordan (hastasının dilinin bilmeyen) yararlanamayacağını çocuklar bile bilirdi.
-
Bu yaklaşımı öne sürenler, sağlık alanının derinliği konusunda cahil olduklarını ortaya koymuşlardır. Çünkü sağlık hizmetinin yalnızca hekimler eliyle yürütüldüğü gibi boş bir inanca kapılmışlardır. Buna karşın, Dünya Sağlık Örgütü’nün bugün yetersiz kalan, sağlık insangücü listesini bile okumuş olsalar, ithal hemşire, ithal sağlık istatistikçisi, ithal … vb sağlık personelinin ithalini de önerirlerdi.
-
Yabancı firmaların Türkiye’ye girişi için böylece kapı açılacaktır (2007 sayılı yasa 2007 yılında bir kez daha ve derinden bir yara alacaktır). İlk kez 1935’lerde yabancı petrol şirketlerinin teknik elemanları ile birlikte gelebilmeleri için delinen yasa, bu kez de yabancı doktorlar -büyük olasılıkla- yabancı sağlık şirketlere yol açmak için gelecektir. İkisi arasındaki fark, ilkinde Türkiye’de bunu yapacak kişilerin olmamasıydı; şimdi ise, insan emeğini ucuzlatmak için, en yetenekli genç hekimlerimiz yurt dışına gönderilmekte ve ulusal insangücü potansiyelimiz çökertilmeye çalışılmaktadır. Bunun istihdam alanında (bazıları alan yerine piyasa diyor), bir tepkisi olacaktır. Bu ücrete koşullara isyan edenler, ülke dışında istihdam olanağı arayacaklardır. En niteliklilerin en gelişmiş “ortam”larda iş bulduğu yabancı ülkelerde, yeteneklerine göre dizileceklerdir (Bakınız: www.beyingocu.com). Türkiye’yi yetersiz yabancılarla, yurt-dışına göç etmeyen yerli hekimlere bırakacaklardır.
-
Koruyucu hizmetleri unutan bu yaklaşım, hastalananların tedavi hizmetinin nasıl yürüdüğünü de bilmemektedir. Hasta tedavisindeki en önemli evre, hastanın öyküsünün (anamnez) alınmasıdır. Hastanın yakınmalarının ayrıntılı bir biçimde soruşturulması ve olabildiğince kendi sözcükleriyle dosyasına işlenmesi gerekir. Ama sağlık sistemimizde, yönetim hatalarından kaynaklanan “hastaya yeterli süre ayrılmaması ve yeterli ilginin gösterilmemesi” bu önemli aşamanın sanki pas geçilmesine gerekçe olmaktadır. Buna karşın sağlık sistemimizdeki doyumsuzluk ve bozuklukların en temel nedenlerinden biri, hasta öykülülerine yeterince zaman ayrılmamasıdır.
Bugün sağlık alanında, popülist (halk dalkavuğu) ve içtenliksiz bir politika izlenmektedir. Yıllarca sağlık konusundaki bilgisizliği ve zaafı desteklenen halka, hoşuna gidecek “yenilikler” sunulmaktadır. Bunlardan biri, SSK’lıların istedikler her hastaneye gidebilmeleri, ilaçlarını istedikleri her eczaneden alabilmeleridir (Bu uygulama SSK İlaç Fabrikası’nın kapanmasına yol açmıştır. Doktorlara döner sermayeden prim verilmesi yoluyla da hastalara yapılan her ileri incelemenin bu primi arttırmasına ve dolayısıyla gereksiz incelemelerin artmasına olanak verilmiştir). Bu hastaların arayıp da bulamadığı bir hizmettir; ama gerçekçi midir? Gerekli midir? “Toplum”cu mudur?
Aslında popülizmin ve içtensizliğin yansıması olan bu “yenilik”ler, daha büyük bir planın parçalarıdır. Halk “yıllarca sağlık alanında bilgisiz ve zorda bırakılmışlığının” etkisi ile hoşnuttur. Ama onun hoşnutluğuyla yürütülen bu büyük plan nedir?
Türkiye’nin yalnızca sağlık sistemi değil, tümü, küresel ağın içerisine düşürülmek ve ulusal gücü köreltilmek istenmektedir. Sömürgenlerin ilk yaptığı, ulusal özgüveni ve onuru kırmaktır. Bir çok ülkede kolayca yaptıkları bu işlemi, ülkemizde yapmakta zorlanmaktadırlar. Bu direnç bizim için büyük bir şans iken; onlarla işbirliği halinde yönetilmek de bizim için şanssızlıktır.
KUTU : TC Cumhurbaşkanlığı Sayı : B.01.0.KKB.01-18/A-2-2007-138 Tarih : 02/03/2007 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca 15.02.2007 gününde kabul edilen 5581 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” incelenmiştir. (…) İncelenen Yasa’nın 6.maddesinde “11.4.1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şabatı San’atlarının Tarzı İcrasına dair Kanunun 1 nci maddesinde “ve Türk bulunmak” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır”. 8.maddesinde de “1219 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci cümlesindeki “izinli Türk hekimlerinin” ibaresi “mezun hekimlerin” olarak değiştirilmiştir.”, düzenlemelerine yer verilmiştir. 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Yasa’nın 1.maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde tababet icra ve her hangi surette olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Darülfünunu Tıp Fakültesinden diploma sahibi olmak ve Türk bulunmak şarttır.”; 4.maddesinin birinci tümcesinde de, “Yabancı memleketlerin tıp fakültelerinden izinli Türk hekimlerinin Türkiye’de hekimlik edebilmesi için” kuralları bulunmaktadır.
|
İlk Yayın : “Ucuz Doktoru İthal, Pahalı Doktoru İhraç” – Çalışma Ortamı Dergisi, Mart Nisan 2007 Sayı:91.