İş Sağlığı Güvenliği
Yine Sosyal Güvenlikte Reform Girişimi ve Bir Yap-Boz
A.Gürhan Fişek
1980 sonrası reformların gerekli olduğunu söyleyenler bir yöntem geliştirdiler.
Neyi nasıl yapacaklarını bilmeseler de; bunun ne kadar süre içerisinde gerçekleştirilebileceğini tahmin edemeseler de, bir kuyuya taş attılar.
Kuyuya taş atmakla kalmadılar; kuyuyu kirletmeye ve ulu orta da karalamaya başladılar. Reform yapılmasını önerdikleri kurumların, ne kadar kötü olduğunu ve topluma ne kadar büyük yükler getirdiğini bağıra bağıra söylediler. Yıllar geçti bir reform yapamadılar; ya da reform adıyla gerçekleştirdikleri rötuşların da işe yaramadığını gördüler.
Ama kurumları karalamaya, halkın gözünde düşürmeye devam ettiler.
İşte sosyal güvenlik kuruluşlarımız da bu yazgıyı bir çok KİT ile birlikte paylaştı. Hala sosyal güvenlik reformu gerçekleşebilmiş değil. Yine TBMM komisyonlarında bir tasarı var. Büyük bir patırtı ile SSK’ya getirilen başkanlık sisteminden, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrinden beklenen iyileşme sağlanmış değil. Bağıra çağıra söyledikleri kara delikler büyümeyi sürdürüyor. Çünkü sorunun temeline inmeksizin, yüzeysel rötuşlarla güzelleştirmeye çalışıyorlar; özüne dokunmuyorlar.
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin özünde bir eksiklik var: Sistem insan eksenli değil, çalışma eksenli kurulmuş. Diğer bir deyimle, çalışmazsan ya da bir çalışanın sırtından sisteme giremezsen, senin sosyal güvenliğin yok.
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin özündeki en büyük bir başka eksik, tazmin felsefesine dayalı olmasıdır. 1800’lerin sonlarında, henüz dünyanın o günlerdeki bilgi ve çözüm üretme gücüne dayalı olarak geliştirilen bu felsefe, hala sürdürülmeye çalışılıyor. Risklerin önüne geçilmesi yerine, risklerin ortaya çıkmasından sonra tazmin edilmesi planlanıyor. “Hazırdan yiyene dağ dayanmaz” örneği, sosyal güvenlik formları bu hoyrat ve hesapsız politikalara dayanamıyor.
İlk Yayın : “Sosyal Güvenlik Reform Girişimi – Çalışma Ortamı Dergisi, Mart Nisan 2006 Sayı:85.