Güvenlik Kültürü : “Akacak Kan Damarda Durmaz…! ”
İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ |
Kan kendiliğinden akmaz; içinden geçtiği damarda bir delik açarsanız dışarı çıkar. Bu bakımdan, kanamalar, sel baskınlarından ayrılır. Her ikisi de dış etmenlerle olur; ama sel yatağı açıktadır ve de su miktarındaki olağanüstü artışa bağlıdır. Buna karşın, kanamalarda, vücutta kan miktarında böyle bir artış da söz konusu değildir. Ama hem “sel”lerde, hem de “kanama”larda ortak bazı noktalar vardır :
Bir kere, her ikisi de önceden tahmin edilebilir.
İkincisi, önlenebilirler.
Üçüncüsü, kurbanlar her iki olguda da kurtarılabilir.
Dördüncüsü, mutlaka can ve mal kayıplarına yol açarlar. Zaten bundan dolayı, her ikisi için de “önlemek ödemekten kolaydır” denir.
Demekki akacak su yatağında, akacak kan da damarda durabilir. Yeterki, biz isteyelim ve yeterli önlem alalım.
“Akacak kan damarda durmaz” anlamında kullanılan bir başka söz de “vadesi gelmiş …”tir. Bütün bunlar, insanlara teselli bulmak için inanılmaz fırsatlar sunar; ama aynı zamanda, insanları yanıltmak ve yanlış yönlendirmek için de eşsiz birer fırsattır.
“İş kazaları kaderimiz (yazgımız)”* görüşü teselli eder. İnsanların kafasında, “zaten yapacak bir şey yoktu”, “olacağı varmış” gibi çağrışımlar yaratır. Ölüm ya da sakatlık karşısında çaresiz kalan insanın sığınağıdır yazgı. Sözlüklerimizde ne kadar yaygındır bu doğrultuda sözcükler; yukarıda saydıklarımıza bir örnek daha ekleyelim : Alın yazısı.
Çıkmazla karşılaşan insanlar, onunla baş etmek yerine teslimiyeti, yaşamla barışabilmek için akıl-dışına kaçmayı seçiyor. Ülkemizde, çözümsüz kalan sorunlar, arap-saçına döndükçe akıl-dışına kaçma artmakta. Her gün akıl almaz olayların ya da davranışların miktarında artış var. Sağlığımız iyice bozuldu. Nereye gidiyoruz? Bu işin sonu nereye varacak ? Herkesi safsatalara sığınmamaya, bu yüzden hem gününü hem de yarınını karartmamaya çağırıyorum.
Bazen akıl-dışı yollara insanlar bilinçli olarak yönlendirilirler. Çünkü öylesi, birilerinin işine gelir. Kendilerini akıllı sanan çıkar grupları, bizim akıl-dışına sığınmamızı, orada öylece kalmamızı isterler. Demekki, “aklın yolu birdir” sözü, çıkarlar sözkonusu olduğunda “aklın yolu bir değildir”e dönüşmekte. O zaman doğru yanıtı bulmak için, “çıkar” gruplarının telkinlerinden uzak, ortak-akıl ile hareket etmeliyiz. Birlikte düşünmeli, olayları çok yönlü tartışmalıyız. Basit gibi görünen her kazayı, akıl-almaz gibi görünen her faciayı ortak akılla değerlendirmeliyiz. Birbirimize şu soruyu sormalıyız: “Ne yapmalıyız ki, böyle kazalar bir daha olmasın.”
İlk Yayın : “Güvenlik Kültürü : Akacak Kan Damarda Durmaz ”- Çalışma Ortamı Dergisi, – Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim Eylem Merkezi Vakfı Yayını, Temmuz Ağustos 2008 Sayı: 99).
* Buradaki parantezin şöyle bir anlamı var : “iş kazaları yazgımız” denmez, “… kaderimiz” denir. Çünkü bu söz, anlam olarak tam bir gericilik örneğidir. Çok değerli Prof.Dr.Cem Eroğul’un bir yazısında belirttiği gibi, “ilerici düşünceler duru bir Türkçe ile, gerici düşünceler de arapça-farsça-türkçe karışımı eski dille söylenir.