Bir İnsan Hakları İhlali Olarak İş Kazaları

27 OCAK 2010 ÇARŞAMBA
Söyleşi: Temel İnsan Hakları ve Hukuk İhlali Olarak İş kazaları
Saat, Yer: 14.30-16.00,  Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi
Konuşmacı: Prof. Dr. Gürhan FİŞEK
Düzenleyen: NÜSED, Tüketici Hakları Derneği, Çankaya ADD

İnsanın en temel hakkı yaşama hakkıdır. İşte geçirilen bir kaza da bu yaşama hakkını tehlikeye atmaktadır. İşyerlerinde hangi tehlikelerle karşı karşıya olunduğunu bilmek ve bunun önlemlerini almak “işveren”in görevidir. Bu görevin “işveren”e ait olduğunu ve onun bu görevini yerine getirirken neleri nasıl yapması gerektiği de “iş yasası” ve ona bağlı tüzük ve yönetmeliklerde yazılmıştır. Onun içindir ki, her gördüğümüz iş kazası, bu önlemlerin alınmamasından kaynaklanmıştır ve bir hukuk ihlalidir.

Türkiye’de 2007 yılında 80.602 iş kazası meydana geldiği SGK istatistiklerinde belirtilmektedir. Ama kayıt dışı sektörün bu kadar yaygın olduğu, insana karşı işlenen hukuk ihlallerinin sıradanlaştığı ülkemizde bu rakam çok yetersizdir. Ama bu istatistikler bile bize olgunun boyutlarını ele vermektedir.

İstatistiklerin ışığında, ülkemizde “insana hiç değer verilmemektedir” diyebiliriz. Bunu zaten biliyoruz diyebilirsiniz. Onun için bu konuşmadaki amacımız, yeni yeni örneklerle, bilenlerin de bilmeyenlerin de “bilenme”lerini sağlamak ve insan hakları mücadelelerine yeni bir “boyut” önermektedir.

Bu konunun bugün konuşulmasının başka bir anlamı vardır. Çünkü canımız ciğerimiz Uğur Mumcu’da bir iş kazasına kurban gitmiştir.

Bugünkü mevzuat bunu bir iş kazası olarak göstermiyor; ama biz bugün “hukuk”tan söz ediyoruz. Uğur Mumcu’nun uğradığı suikast, onun işiyle yüzde yüz bağlantılıydı. Bunun hukukçular “illiyet bağı” diyorlar.

Uğur Mumcu’yu, iş kazasına kurban giden tüm gazetecileri ve işçileri minnetle ve vefa duygularıyla anıyoruz. Size göstermek istediğim bir fotoğraf var; bu minnet ve vefa duygularının bir anlatımı bu .

Atatürk Baraj Parkı’ndaki bu yapıt, “baraj inşaatında ölen işçilerin anısına” dikilmiş bir anıttır. Eteklerindeki her bir yaprağın üzerinde ölen işçilerin adları tek tek yazılmış ve hemen altına da onların dilinden “iş kazalarında öldük; ölmeseydik ne iyiydi” diye yazılmış.

Bu anıtı dikenleri kutluyorum. Çünkü dünyada henüz benzerini bulamadım. Yalnızca Küba’da 1911 yılında büyük yangını söndürmek uğruna yaşamını yitiren itfaiyeciler için dikilen bir anıt var.

İş yasasına bağlı olarak çıkarılan tüzük ve yönetmelikler, iş kazalarının nasıl önlenebileceğini tek tek sıralıyor. Ayrıca tehlikelerin nasıl bir mekanizmayla algılanacağını ve işçilere duyurulacağını da ortaya koyuyor.

Sizi elimizdeki istatistikler üzerinden bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.

Ünlü bir söz vardır. “İstatistikler en büyük yalancıdır” derler. Bakın bakalım, söylediklerimizin neresi yalan…Şimdi birlikte KORKU TÜNELİ’ne gireceğiz.

İlk Yayın : “Bir İnsan Hakları İhlali Olarak İş Kazalar”, Uğur Mumcu Anısına Adalet Haftası Etkinlikleri ( Nükleer Silahlara Karşı Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği , 27 Ocak 2010 Ankara)

KUTU : İnsan Hakları belgelerinde iş kazaları

Bu belgelerde “iş kazası” sözcüğü hiç ele alınmamaktadır. Çünkü belgeyi hazırlayanlar, sözleri dinlendiğinde hiç “iş” kazası olmayacağını bilmekte; bu sözcüğü sözlüklerden silmeyi amaçlamaktadırlar.

Demekki, her iş kazası önlenebilir. Önlenmeyen her kaza, bir ihmalin ve ihlalin sonucudur. Bunu yapanlar iki suç birden işlemektedirler; hem hukuku ihlal etmekte, hem de insan haklarını çiğnemektedirler.

İnsanı diğer canlılardan ayıran düşünebilmesi, soyutlayabilmesi ve geleceği görebilmesidir. Neyse ki son zamanlarda daha az duymaya başladık : “Kaza geliyorum demez” diyorlar. Hayır “Kaza geliyorum der”. Bu sesi duymayanlar, kazayı öngöremeyenler, kazaya uğrar ya da uğratırlar.

“Kaza geliyorum demez” sözü insana yapılabilecek en büyük hakarettir. Çünkü onu “düşünemeyen, soyutlayamayan, geleceği göremeyen” bir yaratık olarak nitelemektir.

Bazı kazalar insanların boş bulunmasından ötürü ortaya çıkabilir.
…………

Bir de “bana bir şey olmaz” diyenler var. Araştırmacılar bunu araştırmışlar. Her 300 tehlikeli durumdan biri kazayla sonuçlanıyor. Sana bir şey olmaz ama belki de en yakın arkadaşına, eşine dostuna olur.

KUTU . İstatistikler…
KUTU : 12

Elimizde başka düşündürücü istatistikler var:

  • 1995 yılında tersanelerde inşa edilen gemilerin 11’i ülke iç ine yapılırken, 6’sı ihraç amaçlı yapılmaktaymış. 2004 yılında ise bu rakkam ülke içine 38 ve ülke dışına 43’e yükselmiştir.
  • Gemi üretiminin tonaj toplamı, 1995’te 37.084 DWT iken, 2004’te bunun 8 katına çıkmıştır.
  • Demir çelik üretiminde, “uzun ürün ihracı”, 1999’dan 2004’e %26 artarken; ABD+AB ülkelerine olan ihracat aynı süre içinde 5 kat artmıştır.

KUTU : Korku Tüneli

Kamuoyu duyarlılığı için ille de bir “musibet” ya da “dram” mı olması gerek. Dikkat ederseniz, ne zaman işyerlerinde toplu ölümler oluyor; o zaman daha çok bu konuyu medya ve dolayısıyla kamuoyu daha geniş olarak ele alıyor.

İSTANBUL YANGINLARI
Nasıl önlenebilir?

MADEN KAZASI ÖRNEĞİ
Nasıl önlenebilir?

Bunları yeni mi öğrendik?
HAYIR.

Peki bu konuda yasalarımız mı yetersiz?
HAYIR.

Peki neden iş kazaları önlenemiyor ?

    1. İşverenlerin kazanç hırsı
    2. Devletin denetim yetersizliği

a) İşyerlerinin % 8’ini denetleyebiliyor
b) 2006-2008 Eylem Planı hedef tutturamıyor

  1. İşçilerin vurdumduymazlığı.
    • Aman ona gelene kadar
    • Sonra ne derler
    • Akacak kan damarda durmaz
    • Vadesi gelmiş

Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma:
17. Adalet ve Demokrasi Haftası (24-31 Ocak 2010)

“Hukuk Devleti, Hepimiz İçin!”

Söyleşi:
Temel İnsan Hakları ve Hukuk İhlali Olarak İş Kazaları

Konuşmacı: Prof. Dr. Gürhan Fişek
(Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fak. Öğretim Üyesi ve
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Genel Yönetmeni)

27 Ocak 2010, Çarşamba
Saat: 14:30-16:00
Yer: Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi, Kenedi Caddesi No: 4 Kavaklıdere-Ankara

Düzenleyenler:
NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Der.), ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Çankaya Şubesi,
Tüketici Hakları Derneği