2013 İş Kazalarının Maliyeti

Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili, oldum olası, eksik bilgilerimiz olmuştur. Bunun başlıca nedenleri, kayıt dışı istihdam, gözden kaçırma çabası ve sosyal sigorta yasalarındaki tanımlarındaki sınırlılıklardır.

Kayıt dışı istihdam vs nedeniyle “ölüm” dışındaki iş kazalarıyla meslek hastalıkları kolayca gözlerden kaçırılabilmektedir. Sosyal güvenliğin kapsamı ve özellikle farklı kümelere (5510 sayılı yasa, madde 4-a,b,c), farklı normlar uygulanması da, kapsam konusunda önemli sınırlılıklar getirmektedir.

SGK istatistiklerinden söz ettiğimiz zaman, özünde yasanın 4-a olarak nitelenen ücret karşılığı çalışanlara (eski SSK), ilişkin iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili bilgilerle karşılaşmaktayız. Öte yandan, iş kazalarının görünür karakterine karşın, meslek hastalıklarının gizli ve yıllar sonra ortaya çıkabilen karakteri dolayısıyla, çoğu meslek hastalığı tanı konulmadan gözlerden kaçıp gitmektedir.

Bu yazımızda da, iş kazası istatistiklerine, bu kısıtlarla ve özellikle toplumsal maliyeti açısından yaklaşacağız. Ama bunun hiç yoktan iyi olduğunu düşünmekteyiz. En azından elde edilenleri ve kısıtlılıkları tartışma olanağı bulmaktayız. Meslek hastalıklarını başka bir yazıda ele almayı düşündük. Çünkü meslek hastalıklarının toplumsal maliyeti tartışmaları bambaşka özellikler taşımakta ve daha çok onun “gözden kaçırılması” olgusu ile açıklanmaktadır.

ÖNCE İŞ KAZALARI

2013 yılında 191.389 iş kazası olmuş ve bunun 1.360’ı ölümle sonuçlanmıştır (1). İş kazalarının tümüyle önlenebilir olduğu düşünüldüğünde, bu rakkamların ne kadar utanç verici olduğu daha iyi anlaşılır. Ama bu rakkamların, on yıllardır kendilerini tekrar etmekte olması ise, bu insanlık suçunun yalnızca ilgili işverenlere değil, aslında denetim yetkisini elinde tutan hükümetlere ait olduğunu ortaya koyar.

Bu iş kazalarının 79.122’si (% 41,3) ayakta tedavi edilerek işbaşı verilmiştir. Kayıtlı ekonomi içerisinde gerçekleşse bile, benzer ayakta tedavi edilen olguların SGK kayıtlarına girmediğini bilmekteyiz. Dolayısıyla rakkam görünenin çok üzerindedir. Bunun önemi, şuradadır : Küçük kazalar, büyük kazaların habercisidir. Hatta “ramak kala” diye nitelenen yaralanmayla sonuçlanmayan kazalar da, bir haberci özelliği taşıdığı için çok önemlidir ve kayıt altına alınmalıdır.

Ölümle sonuçlanmayan buna karşın sakatlığa yol açan olgular üzerinde durmayı hak etmektedir. Çünkü, kaza kurbanı işçiler, bu sakatlıklarını bir ömür boyu taşıyacaklardır. Eldeki istatistikler, işçilerin ortalama 31 yaşında iş kazası geçirdiklerini ortaya koymaktadır. İş kazası geçirenlerden 2.844’ü çocuk yaştadır; yani 18 yaşın altındadır. Ölümlü kazalarda ise çocukların sayısı, 19’dur. Eldeki istatistiklere göre iş kazası sonucu ölenlerin ortanca değeri 38 yaş yöresindedir.

TABLO 1

ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARININ YAŞLARA GÖRE DAĞILIMI

YAŞ DİLİMİ SAYI
15-17 19
18-19 48
20-29 299
30-39 385
40-49 371
50-59 192
60+ 46
TOPLAM 1.360

İstatistiklerde sürekli işgöremezlik rakkamları, o yıl içerisinde değerlendirmelerin sonuçlandırılmış olması ile sınırlıdır. Dolayısıyla büyük bir bölümü başka yıllarda geçirilmiş kazalardan gelmektedir; 2013 yılında olup da sonuçlandırılabilen olgu sayısı 74’tür. Dolayısıyla biz olguların zincirleme değerlendirildiğini düşünerek, 1660 değerini. “yıllık sürekli işgöremez sayısı” kabul edeceğiz; 2013 yılında sonuçlandırılan sürekli sakatlık olgularının 13’ü çocuk yaştakilere aittir. Eldeki sürekli işgöremezlik tablolarına göre ortanca değer 40 yaş yöresindedir.

TABLO 2

2013 YILINDA SONUÇLANDIRILAN

ve SÜREKLİ İŞGÖREMEZ OLARAK DEĞERLENDİRİLEN

İŞ KAZASI OLGULARININ

YAŞ DİLİMLERİNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI

YAŞ DİLİMLERİ 2013 yılında gerçekleşen ve sonuçlandırılan olgular 2013 yılında sonuçlandırılan olgular TOPLAM
15-17 1 7 8
18-19 1 20 21
20-29 18 329 347
30-39 32 634 666
40-49 19 485 504
50-59 3 98 101
60+ 0 13 13
TOPLAM 74 1586 1660

İş kazalarının yol açtığı sakatlıkların, ağırlık derecesi de önemlidir. Çünkü %40 ve üstü “meslekte kazanma gücünü yitirme oranı” ile değerlendirilenler hiç çalışamazlar. Gerisinin çalışması ise, iş bulabilmesine bağlıdır.

TABLO 3

2013 YILINDA SONUÇLANDIRILAN

VE SÜREKLİ İŞGÖREMEZ OLARAK DEĞERLENDİRİLEN

İŞ KAZASI OLGULARININ

AĞIRLIK SINIFLANDIRILMASI

Meslekte kazanma gücünü yitirme oranı (%) 2013 yılında gerçekleştirilen ve sonuçlandırılan olgular 2013 yılında sonuçlandırılan olgular TOPLAM
10-39 66 1.137 1.203
40 + 8 449 457
TOPLAM 74 1.586 1.660

Şu anda sakatlığa uğradığı için SGK’dan gelir alanlarla ilgili veriler de, 2013 yılı verileri ile örtüşmektedir. İlgi duyanlar için bu değerleri de aşağıda tablolalaştırdık.

TABLO 4

2013 YILINA DEĞİN GELİR BAĞLANAN

SÜREKLİ SAKATLIĞA YOL AÇMIŞ İŞ KAZASI OLGULARININ

YAŞLARA GÖRE DAĞILIMI

YAŞ DİLİMİ SAYI
15-17 13
18-19 40
20-29 2.039
30-39 9.106
40-49 15.232
50-59 15.220
60+ 15.136
TOPLAM 56.786

Sürekli sakatlık olguları, ağırlıklarına göre sınıflandırılır ve “meslekte kazanma gücünü yitirme oranı” %10 ve daha fazla ise maaş bağlanır. %10-39 arası “kısmi” olarak nitelenir ve bunu üzerindekiler “tam” sayılır ve çalışamazlar. SGK tarafından, bugün, sürekli sakatlık ödemesi yapılmakta olan olguların tümü gözönüne alındığında, sakatlıkların ağırlıklarına göre dağılımı aşağıda görülmektedir.

TABLO 5

2013 YILINA DEĞİN GELİR BAĞLANAN

SÜREKLİ SAKATLIĞA YOL AÇMIŞ İŞ KAZASI OLGULARININ

AĞIRLIK SINIFLANDIRILMASI

Meslekte kazanma gücünü yitirme oranı (%) SAYI
10-14 18
15-19 11.708
20-29 8.442
30-39 11.797
40-49 10.115
50-100 6.799
Bilinmeyen 7.907
TOPLAM 56.786

Gelir bağlanmış olguların % 34,6 ‘sı tümüyle çalışamaz duruma düşmüş olanlardır. Bunların bir bölümü, yürütülen esenlendirme (rehabilitasyon) çalışmaları sonucunda yeniden çalışabilir duruma gelebilir. Bu büyük ölçüde sakatlığının durumuna, verilen hizmetin niteliğine ve iş kazası kurbanının motivasyonuna bağlıdır.

İŞ KAZALARININ MALİYETİ

Bu noktada, konunun insani boyutunu aşarak, uygulamada çok belirleyici olduğunu gözlediğimiz ekonomik boyutu üzerinde durmak istiyoruz. Bu kazaların yol açtığı olguların, maliyeti nedir? Bunu ölçmek için en çok kullanılan yöntem işgöremezlik süreleri ve bu sürelerle ortalama günlük işçi kazancının çarpılmasıdır.

Geçici işgöremezlik süreleri = 2.357.505 gün (A)

Sürekli tam işgöremezlik sayısı = 457 kişi

(ortanca yaş 40 ve emeklilik yaşı 60 olduğuna göre, ortalama yitirilen işgünü 20×365=7.300 gün… Bu değer Dünya iş istatistikçilerinin kabul ettiği 7.500 gün rakkamıyla uyum göstermektedir. Biz yine de 2013 istatistiklerinden ürettiğimiz rakkamı temel alacağız.)

Sürekli tam işgöremezlik süresi (Toplam 7.300×457) = 3.336.100 gün (B)

İş kazası sonucu ölenlerin sayısı = 1.360

(ortanca yaş 38 ve emeklilik yaşı 60 olduğuna göre, ortalama yitirilen işgünü 22×365=8.030 gün… Bu değer Dünya iş istatistikçilerinin kabul ettiği 7.500-8.000 gün rakkamıyla uyum göstermektedir. Biz yine de 2013 istatistiklerinden ürettiğimiz rakkamı temel alacağız.)

İş kazası sonucu ölenler için yitirilen süre (Toplam 8.030 x 1.360) = 10.920.800 gün (C).

A+B+C = 16.614.405 gün iş günü kaybı yaşanmıştır. 2013 yılı için, işçilerin ortalama günlük kazancı 57,69 TL olduğuna göre, görünen ekonomik kayıp :

16.614.405 x 57,69 = 958.485.024 TL (yaklaşık 1 milyar TL).

Bu rakkamların her yıl yinelendiği düşünüldüğünde, bu ölçüde kayıplara ilgililer tarafından göz yumulması sorgulanmak zorundadır.

Bu miktar işveren tarafından değil, Sosyal Güvenlik Kurumu ve insan kaynağını yitiren toplum tarafından ödenmektedir. Sorgulamayan bu iki kesimdir. Bütçesindeki kara delikten sürekli dert yanan SGK yetkililerinin, yukarıda sözünü ettiğimiz miktarı göz ardı etmesi kesinlikle bir görev ihmalidir.

Yetersiz önlemler nedeniyle iş kazalarına yol açan işverenlerin, bu ihmallerinin maliyetini başkalarına yüklemeleri; ender olarak SGK tarafından cezalandırılmaları olgusu da toplum tarafından sorgulanmalıdır.

Ancak iş kazalarının maliyetlerinin gizli yönü işveren tarafından ödenen ve bir çok araştırmaya konu olan, maliyeti oluşturan diğer ögelerdir. Bunlar, şöyle sıralanabilir :

  • Kaza sırasında diğer işçilerin işi durdurmalarından ve yeniden üretime geçmedeki isteksizliklerinden kaynaklanan kayıplar,

  • Kazaya uğrayan işçinin hastaneye götürülmesinde yardımcı olan işçilerin ve personelin iş kayıpları,

  • Kazaya yol açan makinenin bozulması ya da yasal koğuşturma nedeniyle çalıştırılmaması,

  • Makine arızası ya da hammadde hasarları dolayısıyla meydana gelen kayıplar,

  • Kazaya yol açan makinede çalışacak yeni işçinin işi öğrenmesi,

  • Savcı, müfettiş vb görevlilerinin tekrar tekrar kaza alanına gelmeleriyle meydana gelen iş kayıpları,

  • vs.

Bu konuda en tanınmış araştırmayı yapan H.W.Heinrich (2), görünür maliyet ile gizli maliyet arasındaki farkı 8 kat olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, bir çok kaynağın söylediği gibi, iş kazası maliyetlerini başkalarına yükledikleri sürece, “önlem” için harcama yapmaya yanaşmayan işverenlere ithaf olunur.

Görünür maliyet x 8 = Gizli maliyet

958.485.024 TL x 8 = 7.667.880.195 TL

İş kazaları yalnızca yol açtığı ekonomik kayıplarla değil, kurbanların ailelerinde ve toplum vicdanında açtığı derin yaralarla da bir maliyet oluşturmaktadır. “Önlenebilir bir olgu” olmasına karşın, önlenmemesinin getirdiği yıkıntı daha derindir.

Ancak bunca yıldır, bu konudaki yazılar çiziler ve araştırmalar, ne işverenlerin ; ne de SGK – ÇSGB yetkililerinin (çok küçük bir bölüm dışında) sorumlu davranmalarını sağlayabilmiştir. Bunun tek nedeni işçilerin ve toplumun bu sorumsuzlukları sorgulayamamış olmasıdır. Bu sorumsuzlukları toplum sorgulayabilir ve bu sorgulamanın yapılacağı yer de TBMM’dir.

KAYNAKLAR

(1) SGK istatistikleri (www.sgk.gov.tr)

(2) Heinrich H.W. (1930) : Industrial Accidents and Safety – Monthly Labour Review (U.S. Department of Labour), Washington.