TBMM Sokak Çocukları Komisyonu’nda Konuşmalar

Sayın Prof. Dr. Gaye Erbatur

Öncelikle sizi ve TBMM komisyon üyelerini çabalarından ötürü kutlamak istiyorum. Toplumun yarası olan ve gitgide daha da derinleşen bir soruna el atarak kapsamlı bir çalışma ortaya konulmuş olması çok önemli.

Böyle bir çalışmanın perspektifi bence daha geniş tutulmalıydı: “Çocukların Ekonomik Amaçlı Kullanımının İlkeleri” böyle bir çalışmanın başlığı olabilir. Çünkü özellikle ailelerin çocuk emeğinden ya da bedeninden yararlanmak istemesi, çocukların erken yaşta ev-okul yaşantısının dışına düşmesine yol açmaktadır. Düşülen mekan işyeri olabilir; sokak vs. olabilir; hatta tarla ya da babasının dükkanı olabilir. Bunlar farklı ve derece derece tehlike içeren ekonomik kullanım biçimleri.

Raporda sorun-çözüm biçiminde yapılan sunumun da bazı çıkmazları olduğunu düşünüyorum: Herşeyden önce bunu bir tabloya oturtsak, 3.sütuna yükümlü kurumları, 4.sütuna ivedilik derecesini de eklememiz gerekir.

  • Her çözümde yükümlü kurumun belirtilmemiş olması, eylemin başlatıcısının kim olacağı sorusunu kafalarda uyandırıyor.
  • İvedilik derecesinin belirtilmemiş olması, tüm sorunların aynı derecede önemli olduğu izlenimini veriyor; komisyonun acil gördüğü konuların öne çıkmasını önlüyor.

Önerilerin sunumunda kullanılan 3 aşama yerine, “koruyucu önleyici aşamaya” geliştirme boyutunun da eklenmesi yoluyla 2 aşamanın yeterli olabileceğini düşünüyorum. Cünkü her koruyucu çalışmanın, geliştirme ve sürdürülme boyutlarını da kapsaması gerekmektedir.

Yoksulluğun ögeleri ve erişim sorunları içerisinde SAĞLıK boyutunun yeterince önemsenmediği düşüncesindeyim. Buna karşın, Dünya Sağlık Örgütü Anayasası ve 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’un öngördüğü gibi, “Sağlık, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik halidir”. Bu haliyle, işlenen tüm sosyal sorunlar bir yönüyle “sosyal hastalık” olarak da tanımlanabilir. Konuya bu açıdan yaklaşmak, 12 eylül sonrası Sağlık Bakanlığı bünyesinde kopartılan sosyal hizmetlerin, aslında yer alması gereken ekibi açıklaması bakımından önemlidir.

Başta sokak çocukları olmak üzere “ekonomik amaçlı kullanılan” çocuklara yönelik müdahalelerin, en küçük yerel birimlerde yapılması gerekir. Bunun için, sağlık ocakları çok uygun çalışma noktalarıdır; bir koşulla, sosyal hizmet uzmanları (ya yardımcıları) bu yapı içinde yer almalıdır (224 sayılı yasanın sosyal kalkınmayı da görevleri arasında görmesi bunun daha önce de düşünüldüğünü ortaya koyuyor). Hatta ben bu önerimi bir adım öteye götürerek, muhtarların da bu işin başlıca sorumluları arasına katılmasını düşünüyorum. Köy Kanunu’nda muhtarlara tanınan roller, Mahalle Muhtarları ile ilgili kanunda bulunmamaktadır. Mahalle muhtarları, sosyal rollerinden soyutlanarak, devletin memuru haline dönüştürülmüştür. Bence Mahalle muhtarları kanununda değişiklik yapılarak, sağlık ocağı, ilköğretim okulu vb kurumlarla birlikte mahalle muhtarlarının da çocukların ekonomik amaçlı kullanımının önlenmesinde görev üstlenmeleri gerekir.

Raporda üniversitelerin rolü üzerinde hiç durulmuyor. Gerek akademik çalışmalarla müdahale stratejilerinin zenginleştirilmesi bakımından ve gerekse insan kaynaklarının yönlendirilmesi bakımından üniversitelerin eylemli kılınması önemli.

Sosyal hizmet uzmanı yetiştiren okulların sayısının azlığı ve kapasitesinin düşüklüğüne değiniliyor; bu doğrudur. Ama kanımca, ülkemizin en önemli insangücü sorunlarından biri olan ara-eleman eksiği burada da kendisini gösteriyor. “Sosyal hizmet yardımcısı” diye bir kavramımız yok. Meslek liselerini izleyerek yüksek okulu bitiren gençlerden sosyal hizmet uzmanlarına yardımcı olarak yararlanabiliriz.

Ayrıca toplumda yürütülecek çalışmaların yalnızca sosyal hizmet uzmanlarınca yapılması yönündeki “meslek şovenizmi”ne de dikkatinizi çekmek isterim. İnsan odaklı yetiştirilen her sosyal bilimci, örneğin çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri mezunları, sosyologlar, çocuk gelişimi mezunları vs. alan çalışmalarında yararlanılacak elemanlardır. Ders eksikleri varsa, bunlar da üniversitelerle iletişim halinde çözülebilir.

Komisyon çalışmasında odaklanılması ve önceliklenmesi gereken üç önemli konunun şunlar olduğunu düşünüyorum:

  1. Çocukların suça yönelmesi
  2. Çocukların madde bağımlısı hale dönüşmesi
  3. Çocukların ev-okul ekseninin dışına düşmesi.

Özetle, kanımca,

  1. Sokakta çalışan/yaşayan çocukların birinci derecede önemli sorunu SAĞLıK sorunudur.
  2. Sokağa aday çocukların ve ailelerinin birinci derecede önemli sorunu IŞSIZLIK sorunudur.
  3. Tüm sorunların üstesinden gelinmesinde kullanılacak en önemli araç EĞITIM’dir.

Saygılarımla.