Meslek Hastalıklarına Karşı Bir Savaşçı : Rauf Birol

Büyük sanayi devrimi, dünya tarihinin dönüm noktalarından biridir. Teknolojik ve ideolojik olarak insanlığa yönelik yeni ufuklar açarken, Simon Sismondi’nin deyişiyle “kuşakları kesintiye uğratacak” ölçüde kötü çalışma ve yaşama koşullarıyla, insanlara zulmü yaşatmıştır.

Türkiye, 1960’lı yıllardan sonra, köyden kente göç ile birlikte, aynı ölçüde olmasa da, bu tabloyu yaşamaya başlamıştır. Azalarak da olsa, bugün de, çalışanların yaşama ve çalışma koşullarına umursamazlık sürmektedir. Ölümlü iş kazalarının yüksekliği, bunun önde gelen kanıtıdır.

İngiltere’de 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyılın hemen başlarında, büyük sanayi devriminin açtığı yaralara karşı mücadeleyi ilk başlatanlar bazı işverenler ve hekimler olmuştur. Robert Owen, Sir Robert Peel ve Fransa’da Daniel Legrand, bu mücadelelerinde yalnız kalmış işverenlerdir. Percival Pott, John Thomas Arlidge, Charles Turner Tackrah ve daha başkaları ise, araştırmalarıyla, raporlarıyla, konuşmalarıyla kamuoyunu ve Parlamento’yu etkileyen hekimler olmuşlardır. 1802’de “Çırakların Bedeni ve Manevi Sağlıkları Hakkında Yasa”nın İngiliz Parlamentosu’ndan çıkarılması ile başlayan koruyucu çalışmalar, bugün, sosyal politakının başlangıcı olarak saygıyla anılmaktadır.

Benzer bir ivmeyi Türkiye’de başlatanlar ise, kendilerini “Benzen zehirlenmesi ile mücadele” temelinde ortaya koymuşlardır. Bir işveren olan Rauf Birol ve hematoloji uzmanı bir hekim olan Prof.Dr.Muzaffer Aksoy, sanayide benzen kullanımının önlenmesi için verilen mücadelenin bayraktarları olmuşlardır. Bu eylemleri ile büyük bir saygınlık kazanmışlardır.

Ucuza maletme adına, çözücülere katılan benzenin, kan kanserine varan etkileri, bilinçsiz bir çok işçinin lösemiye (kan kanserine) yakalanmasına ve ölümüne neden olmuştur. Rauf Birol, kendisi de çözücü üretmesine karşın, hem benzen kullanmamakta ısrar etmiş; hem de tek üreticisi olan devletin bunu piyasaya vermemesi için yılmaz bir mücadele sürdürmüştür. Çözücü üretirken maliyetinin yükselmesi dolayısıyla, eşitsiz rekabet koşullarında, bir de piyasada yerini koruma mücadelesi vermek zorunda kalmıştır. Ayrıca, gazete yazıları, konuşmalar, saatler süren toplantılara katılma ve başvurular onun kullandığı mücadele araçlarından bazıları olmuştur. Bilimsel çalışmalarıyla, bu sürece destek olan ve bu yüzden dünya çapında ün kazanan Prof.Dr.Muzaffer Aksoy da, yine kamuoyunun benzen kullanımına karşı desteğini almak için çok çalışmıştır. Kundura sayacılarının, tutkala karıştırdıkları çözücülerde kullanılan benzenin lösemi yaptığını, dünyada ilk kez ortaya koymuş ve bunu etkili bir biçimde duyurmuştur. Bütün bu çalışmaların semeresi görülmüştür. Bugün benzen kullanımı hem hukuk düzeyinde yasaklanmış ve hem de uygulamada ortadan kaldırılmıştır.

Rauf Birol ve Prof.Dr.Muzaffer Aksoy olmasaydı, bugün hala benzenden insanlar kırılmaya devam edecek ve bu insanlık suçu sürüp gidecekti. İnsan hakları için savaşan bu iki insanı, hep, saygı ve minnetle anımsayacağız.