Çocuk Emeği ve Sanat

Abdullah Baştürk Anısına
(20 Aralık 2008, Mülkiyeliler Birliği Salonu)

Abdullah Baştürk yaşıyor. Çünkü bir insan ancak anılmadığı zaman gerçekten ölmüştür. “Yüreklerde yaşamak”, aslında bir insanın sonsuzluğu yakalamasıdır. Onun için, Abdullah Baştürk çok şanslı. Ama bu şansı kendi yarattı ve onurlu savaşımı ile kendi yakaladı. Bizlere şimdi bir tek şey kalıyor : “Yüreklerimizden” gelen sesleri, genç kuşaklara aktarmak.

Bu anlamda, Abdullah Baştürk için açılan yarışmalar, yapılan anma toplantıları çok önemli fırsatlar. Bugün bana da böyle bir fırsat verildiği için kendimi şanslı sayıyorum. Bu mutlu anımda, sizlerle “çocuk emeği” alanında ülkemizde yapılan sanatsal çalışmaları paylaşmak istiyorum.

*

Sanatçı duyarlılığı, acıtan ve utandıran konuları ilk ortaya çıkarır ve toplumsal bir duyarlılık oluşmasına yol açar. Bu anlamda sanatçılar öncüdürler.

Sanatçıları, bilim insanları izler. Onlar da oluşan bu toplumsal duyarlılıktan etkilenir; olguları bilimsel verilerle ve bilimsel bakış açısıyla, duygusallığın ötesinde, nesnel bir temel oturtur ve genel içerisindeki yerlerini açıklarlar.

Bu iki evreyi eylem yani müdahale programları izler. Öncü adımlar ve örnek uygulamalar, çoğunlukla sivil toplum örgütlerinden gelir. Sorunun çözülebilirliğini, küçük çaplı örnekler üzerinde onlar ortaya koyarlar. Buna “en iyi uygulama örnekleri” de denilebilir.

Politika yapıcıların görevi ise, bunları herkese götürmektir.

Son bir gözlemimi paylaşmama izin verin : Bugünkü sunum şunu gösteriyor. Sanatçı özendirildiği, yaptığı çalışmalara değer verildiği ve üzerinde durulduğu ölçüde, o sanat dalında, seçilmiş konulardaki yapıtların sayısında büyük bir artış görülmektedir.
Abdullah Baştürk ödülleri bunun örneğidir.
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı’nın yürüttüğü fotoğraf yarışmaları bunun örneğidir.

*

Çocuğun, bir çocuk olduğu ne zaman farkedildi ? Çocuğun çocuk olduğunun farkedilmesi için önce insanın insan olduğunun farkedilmesi gerekir. Bunun için ne yazık ki, çok gerilere gidemiyoruz. 1776 Virginia Bildirgesi (Amerika) ve 1789 Yurttaşlık Hakları Bildirgesi’ni (Fransa) bir başlangıç olarak görebiliriz.

Çocuklarla ilgili ilk sosyal politika belgesi ise, 1669’da İdrija’da (Yugoslavya, o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde) en düşük çalışma yaşı üzerine çıkarılmış. 1776’da İsviçre’de bir ferman, 1802’de İngiltere’de “ Çırakların Bedeni ve Manevi Sağlıkları Hakkında” bir yasa var. Bu sonuncusu genellikle bilinen ve başlangıç olarak tanımlanan belgeler. Çocukların 1800 İngiltere’sinde hangi koşullarda çalıştıklarını anlamak bakımından bu yasanın getirdiği ve o çağa göre çok büyük atılım sayılan maddelerini sizlerin tersten okumanızı isteyeceğim.

*

İşte size bu dönemden bazı resimler ve düzyazılar :

  • Hunter’dan
  • Brizon’dan Marx’tan…

Çalışma yaşamında çocukların farkedilme tarihine ilişkin bir not da Simon Sismondi’den geliyor : Büyük sanayi devriminin “kuşakları kesintiye” uğrattığını söylüyor.

O zamanlar çocukları, küçük erişkinler olarak görebilirlerdi. Ama çağımızda, çocukların çocuk oldukları, çocukluklarını yaşamaları gerektiği, bırakınız insan hakları belgelerini, her düşünen ve dünyaya bakmasını bilen insan için tartışılmaz bir gerçek… Buna karşın çocuk emeğinden yararlanma sürüyor. Bunun da temel nedeni, kapitalizmin kendisini, hala büyük sanayi devrimini yaşıyor sanması… Hala çocuğu bir çocuk olarak değil, sömürülmesi gereken bir yaratık olarak görmesi…
Demek ki, çalışan çocukların haklarını savunmak için yazılan her yazı, çizilen her karikatür ve çekilen her fotoğraf, kapitalizmin bu çirkin yüzünü ve dünyaya bakışını sergileyen birer belge.

  • Çalışan Çocuklar Fotoğraf Yarışmaları
    • Daha önce tek tek fotoğraf sanatçılarının çektikleri fotoğraflar
  • Çalışan Çocuklar Şiir, Düzyazı ve Resim Yarışması
    • Daha önce çalışan çocuk üzerine yazılan şiirler (Refik Erduran)
    • Daha önce çalışan çocuklar üzerine şarkı- Tamirci Çırağı (Cem Karaca)
  • Çalışan Çocuklar Karikatür Yarışması
    • Daha önce çalışan çocuklar üzerine yapılan karikatürler
  • Çalışan çocuklar üzerine öyküler, romanlar
    • Germinal’e bakmak gerek. Kıvırcıklar vs